T.C.

Yargıtay

21. Hukuk Dairesi   

      2016/1732 E.  ,  2016/5425 K.




Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.


Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Dava, 30/08/2004 tarihindeki iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünü kaybettiğini ileri süren davacının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.


Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına karşı verilen "uyma" kararı neticesi yapılan yargılama neticesi davacı isteminin reddine karar verilmiştir. 


Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, 30/08/2004 tarihindeki zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğu, anılan kaza nedeniyle sigortalının yüzde ve kollarında meydana gelen yanık şeklinde yaralandığı, bu yaralanması nedeniyle sayılı iş göremezlik tespit kararı ile kazalıda herhangi bir iş gücü kaybının doğmadığı,maluliyet gerektirmediği, kontrolünün gerekmediğinin belirtildiği, Mahkemece "davacının manevi yönden zarara uğradığı kanıtlanamadığından" ötürü açılan davaların reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.


Türk Borçlar Kanununun 56. maddesinde "Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir." hükmü düzenlenmiştir. Bu madde kapsamından da anlaşılacağı üzere manevi tazminata karar verilebilmesinin koşulu kişinin bedensel bütünlüğünün bozulması olup bedensel bütünlüğün bozulması kavramı ise her zaman zarar görenin maluliyetinin oluşması(sürekli iş gücü kaybının oluşması) kavramı ile aynı manayı ifade etmez. Kişinin vücut bütünlüğüne tesir eden her zararlandırıcı hadise onun bedensel bütünlüğün bozulmasına neden olmakla birlikte maluliyetine(sürekli iş gücü kaybının oluşmasına) neden olmayabilir. İş kazası sonrasında Kurum tarafından oransal olarak belirtilen tespiti yapılan husus iş kazasında yaralanan sigortalının sürekli iş gücü kaybının doğup doğmadığı noktasında olup Kurumun sigortalı maluliyetini %0 olarak belirlemesi durumunda Kurumca ortaya konulan husus yalnızca bahse konu yaralanmanın kazalı sigortalıda sürekli iş gücü kaybına neden olmadığı hususudur.


Bu açıklamalar sonrasında maluliyet oranı % "0" olsa dahi, davacının iş kazası neticesinde yaralandığı ve vücut bütünlüğünün zarara uğramış olduğu anlaşılmakla B.K.'nun 56.maddesinde belirtilen bedensel bütünlüğünün zedelenmesi koşulunun somut olayda gerçekleştiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, sigortalının manevi yönden zarara uğradığı kanıtlanamadığı gerekçesi ile eldeki manevi tazminat davasının reddolunmasının hatalı olduğu açıktır.


Yapılacak iş, davacının yaralanmasının niteliğine, olay tarihine, tarafların kusur derecelerine ve sosyal ekonomik durumlarına göre davacı lehine uygun bir miktarda manevi tazminata karar verilmesinden ibarettir. 


Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 


O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. 


SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 
28/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

22 Ekim 2017 Pazar
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.