T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
2017/2606 E. , 2017/5541 K
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
K A R A R
A)Davacı İstemi :
Davacı, davalıya ait iş yerinde hizmet akdi ile çalışır iken 15/08/2007 tarihinde uğradığı iş kazasında sol ayak topuk kemiği kırılarak cismani zarara uğradığını olayın güvercinlik şantiyesi iş yerinde 1600 lük büzlerin kamyona yüklenmesi işi için kamyon kasası üzerinde iş güvenliği önlemleri alınmadan çalışırken ayağın burkulması sonucu 2m yükseklikten yere düşme biçiminde meydana geldiğini davalının olay sebebi ile sorumlu olduğunu belirterek dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak suretiyle 1000 TL maddi tazminat, ıslah dilekçesi ile de manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı :
Davalı vekili; işçinin kendi hatasından dolayı ayağını burkması nedeniyle olayın meydana geldiğini davalı tarafın her hangi bir kusur bulunmadığını işçi işini yaparken gereken dikkat ve özeni göstermek zorunda olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Mahkemenin, davacı vekili dava dilekçesinde 15/08/2007 tarihinde meydana gelen iş kazasınedeniyle fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili daha sonra 13/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini ıslah ederek toplam 22.349,14 TL olarak arttırmış, ayrıca 50.000,00 TL manevi tazminat istemi yönünden davasını ıslah etmiştir. Ancak dava dilekçesinde istenmeyen bir talep bakımından davanın ıslah edilebilmesi mümkün bulunamadığından davacı tarafından manevi tazminat yönünden yapmış olduğu ıslah talebinin reddine karar verilmiştir. Alınan kusur raporuna göre davaya konu iş kazası nedeniyle davacının %40 oranında davalı tarafın ise %60 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. ... tarafından davacının maluliyet oranı %13,3 oranında belirlenmiştir. Davacının işveren davalı ... Fen işleri Daire Başkanlığı'nın işi ile ilgili olarak davacının şoförlüğünü yaptığı kamyon ile büzlerin taşınması görevini yapmak üzere güvercinlik şantiyesinde iken büzlerin kamyona yüklenmesi ve kapağın kapanmasına yardım için çıktığı aracın üzerin inerken topuğunun üzerine düşerek sol ayak topuk kemiğinin kırılması şeklinde meydana gelen olay nedeniyle davalı tarafın % 60 davacı tarafın %40 oranında kusurlu olduğu, hesap bilirkişi tarafından rapora göre yaralanma derecesi ve belirlenen %13.3 oranındaki maluliyet durumuna göre davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının 22.349,14 TL olduğu gerekçesine dayandığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, maddi tazminatın kabulüne, manevi tazminatın reddine karar verilmiştir İstinaf başvurusu :
Davacı vekili, ıslah ile manevi tazminat talebinde bulunulabileceğini, oysa manevi tazminatyönünden ıslah talebinin reddine karar verildiğini, başvuru harcı yatırılarık manevi tazminatistenmesi Yüksek Mahkeme kararları ile de kabul edildiği gerektiği gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili, İşçinin kendi hatasından dolayı ayağını burkması nedeniyle müvekkile karşı dava açılmasının hukuka uygun olmadığını, kişisel kusurdan dolayı dava açılamayacağını, işini yaptığı sırada gerekli özeni göstermesi gerektiği gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin; iş kazasının büz yükleme işi sırasında yapıldığı açıktır. Kusur raporu hazırlanırken hangi nedenle hangi tarafa ne oranda kusur atfedildiği İş Kanununun 77. maddesi ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 ve 4. maddeleri kapsamında gerekçeli olarak açıklanmış, kazada davacı işçinin %40, davalı işverenin de %60 kusurlu bulunmasına dair rapor dosya kapsamına ve kazanın oluşuna uygun bulunmuştur, Dava dilekçesinde talep edilmeyen manevi tazminat ıslah dilekçesi ile başvuru harcı ve nispi harç yatırılmak suretiyle talep edilmiştir. Bu talep ek dava olarak kabul edilerek manevi tazminat talebi yönünden de karar vermek gerekir. Kazadaki kusur durumu, oluşan maluliyet, tedavi süreci, ekonomik koşullar, tazminatın genel ilkeleri ve kaza tarihi dikkate alındığında 6.000,00 Tl manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, gerekçesine dayandığı anlaşılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesince,davalı vekilinin istinaf nedenleri ve davacı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin reddi ile davacı vekilinin ıslahla talep edilen manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuştur.
E)Temyiz :
Davacı vekili, Bölge Adliye mahkemesi kararı ile maluliyet durumuna göre reddedilen 44.000,00 TL manevi tazminatın çok az olduğu gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili; davacı tarafından maddi tazminat talebiyle dava açıldığı, işçinin kendi hatasından dolayı ayağını burkması nedeniyle müvekkile karşı dava açılmasının hukuka uygun olmadığı, kişisel kusurdan dolayı dava açılamayacağını, işini yaptığı sırada gerekli özeni göstermesi gerektiği gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
Maddi tazminat yönünden kurulan hükme gelince ;
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırı, karar tarihi 20.07.2016-02.12.2016 tarihleri arasında 5.000 TL, 02.12.2016-31.12.2016 tarihleri arasında 40.000 TL, 01.01.2017 tarihinden sonra verilen karar için 41.530,00 TL'dir.
Dosya içeriğine göre dava konusu maddi tazminat 22.349,14 TL'dir
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, mahkeme kararının temyiz kabiliyeti yoktur.
Temyiz edilen miktar karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalının temyiz istemi maddi tazminata yönelik olduğundan H.M.K.'nun 362/1-a ve 362/2 maddeleri uyarınca REDDİNE,
Manevi tazminata gelince ;
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dosya içindeki kayıt ve belgelerden;davacının kamyon şoförü olduğu, kamyona büz yükleme sırasında kazanın meydana geldiği, davacının %40 oranında davalı tarafın ise %60 oranında kusurlu olduğu, Kurum tarafından davacının maluliyet oranı %13,3 oranında belirlendiği anlaşılmıştır.
Gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K'nun 56. maddesinde Hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle Hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi Hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 6.000,00-TL manevi tazminatın çok az olduğu açıkça belli olmaktadır.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınarak olaya uygun manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek, çok az takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
G)SONUÇ :
6 Kasım 2017 Pazartesi