Kişisel ilişki kurulması boşanma davasının çocuklarla ilgili sonuçlarından biri olduğu kadar ayrı bir dava ile de talep edilebilecek -velayeti elinde bulundurmayan anne babaya verilmiş- bir haktır. Boşanma davasını gören Aile Mahkemesi boşanma veya ayrılık kararı verirken anne ve babanın çocukla olan kişisel ilişkilerini düzenler. Anne babadan her biri velayeti kendisine bırakılmayan çocukla uygun kişisel ilişki kurulmasını talep etme hakkına sahiptir.

 

Buna göre fiili ayrılık durumunda boşanma davası açmadan da kişisel ilişki kurulması talep edilebileceğinden, ayrı bir dava olarak  kişisel ilişki davası söz konusu olmaktadır. Ayrı olarak açılan kişisel ilişki davaları bilhassa fiili ayrılık durumlarında çocuk yanında kalmayan anne veya babanın çocukla olan görüşmelerini düzenlemek adına çok önemli bir mekanizmadır. Zira velayetin düzenlenmediği bu gibi durumlarda anne veya baba ile çocuk arasındaki görüşmelerde çeşitli mağduriyetler yaşanabilmekte ve bu durumdan en çok çocuklar zarar görmektedir.

 

Nitekim ana baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulurken analık veya babalık duygularının tatmininden önce çocuğun güvenliği ve menfaati gelmektedir. Bu anlamda kişisel ilişki kurulması mutlak bir zorunluluk değildir. Zira çocuk için sakıncalar doğuracağı açıkça belli ise kişisel ilişki hakkı kaldırılabilir veya açılan dava reddedilebilir.

 

Kişisel ilişki kurulmasında dikkate alınan kıstaslar şunlardır;

            A) ANA BABANIN ÖZELLİKLERİ;

            1- Yaşam Biçimleri : Aile Mahkemesi kişisel ilişkiyi düzenlerken ana babanın yaşam biçimini dikkate almak durumundadır.

            2- Çalışma Süreleri : Aile Mahkemesi kişisel ilişkiyi düzenlerken ana babanın çalışma gün ve saatlerini ve dahi izin günleri dikkate almak durumundadır.

            3- Çocuğa Karşı Davranışları : Aile Mahkemesi kişisel ilişkiyi düzenlerken ana babanın çocuğa karşı olan davranışlarını dikkate almak durumundadır.

 

Bu noktada TMK 324. Madde hükmü aile mahkemesine önemli bir insiyatif vermektedir. Şöyle ki; kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya anne ve baba bu haklarını (ana ve babanın her biri diğerinin çocukla kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür) bu yükümlülüklerine aykırı olarak kullanır veya çocukla ciddi olarak ilgilenmez veya başkaca önemli sebeplerin olması halinde kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.

            4- Yaşadıkları Ortam : Aile Mahkemesi kişisel ilişkiyi düzenlerken ana babanın yaşadıkları ortamı dikkate almak durumundadır.

            B) ÇOCUĞUN ÖZELLİKLERİ;

            1- Çocuğun Görüşü : Aile Mahkemesi kişisel ilişkiyi düzenlerken çocuğun görüşünü almalıdır. Türkiye'nin de taraf olduğu Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. Ve 6. Maddeleri de kişisel ilişki kurulmasında çocuğun görüşünün alınması gerektiğine yer vermiştir.

 

            2- Çocuğun Eğitimi : Aile Mahkemesi kişisel ilişkiyi düzenlerken çocuğun okul dönemlerini, okul taillerini, kurs dönemlerini  dikkate almak durumundadır.

            3- Ergin Çocuk : Aile Mahkemesi kişisel ilişkiyi düzenlerken çocuğun erginlik durumunu dikkate almak durumundadır. Zira ergin çocukla ilgili olarak kişisel ilişki düzenlemesi yapılamaz.

            4- Soybağı Sorunu : Aile Mahkemesi hakimi tarafların ortak çocukları olmadığı kayden belli olan çocuklar için kişisel ilişki düzenlemesi yapmamalıdır. Çocukla soy bağı sorunu bulunmaktaysa soy bağı sorunu çözülmeden kişisel ilişki düzenlemesi yapamaz. Bu anlamda soy bağı sorunu bekletici sorun kabul edilir. Babanın çocuğun soybağı konusunda tereddütleri varsa ve teraddütü olduğunu or4taya koyan beyan veya davranışta bulunmuşsa kişisel ilişki sınırlı olmalı ve hatta koşulları varsa hiç düzenlenmemelidir. Bu noktada çocukla ilgili soybağının reddi davası açılmış olması şartı aranmaz.

            5- Vesayet Durumu : Aile Mahkemesi kişisel ilişkiyi düzenlerken çocuğun vesayet altında olduğu durumu dikkate almak durumundadır. Bu noktada vesayet makamının düşüncesi alındıktan sonra kişisel ilişki düzenlenmelidir. Öyle ki, kişisel ilişki talebinin ayrı bir dava olarak açılması halinde vasayet makamına husumet yöneltilmelidir.

            6- Çocuğun Yaşı : Aile Mahkemesi kişisel ilişkiyi düzenlerken çocuğun yaşını dikkate almalıdır.  Bu noktada aile mahkemesi hakimi çocuğun "ana bakım ve şefkatine muhtaç olup olmadığı" kriterini esas alarak kişisel ilişkiyi düzenlemelidir.

            Ana bakım ve şefkatine muhtaç olma Kriteri;

            Gelişim Psikolojisine göre anneye bağlanma ve bağımsızlığını kazanma durumuna göre yaş kriterleri şöyledir;

            0 - 3 yaş çocuğu mutlak olarak anne bakım ve şefkatine muhtaçtır.

            3- 6 yaş çocuğu anne bakımından kurtulamadığı gibi anne şefkatine de oldukça muhtaç kabul edilmektedir.

            6 - 13 yaş çocuğu anne bakım ve şefkatine olan muhtaçlığı kısmen kalkmış kabul edilmektedir.

            13 - 17 yaş çocuğu anne bakım ve şefkatine muhtaç kabul edilmediği gibi ergenlik döneminde tercihen babanın rol model olmasının sağlıklı olduğu kabul edilmekte, bu nedenle de gerek kişisel ilişkinin gerekse velayet durumunun buna göre düzenlenmesi gerekmektedir.

            Süt çocuğu ana bakım ve şefkatine muhtaç çocuk olup böyle bir çocuğun tam gün baba yanında kalmamasına özen gösterilmelidir.

            Yine ana bakım ve şefkatine muhtaç çocuğun haftada bir gün bile (gece yatılı olarak) annesinden ayrılması doğru değildir.

            7- Çocuğun Sağlık Durumu : Aile Mahkemesi kişisel ilişkiyi düzenlerken çocuğun yaşını dikkate almalıdır ve gerekiyorsa sağlık kurulu raporu almadan kişisel ilişki konusunda karar vermemelidir.

31 Ağustos 2016 Çarşamba
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.