17. Hukuk Dairesi 2017/4770 E. , 2019/11496 K.

 

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

 

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

 

-K A R A R-

 

Davacılar vekili, davalıların maliki-sürücüsü ve ... sigorta poliçesi ile sigortacısı oldukları aracın davacıların murisi yaya ...'a çarpması sonucu ...'ın vefat ettiğini, müteveffanın ölümü ile eşi ve çocuğunun maddi ve manevi zarara uğradıklarını, destekten yoksun kaldıklarını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik ... için 1.000,00 TL, çocuklar ..., ... ve ...'in her biri için ayrı ayrı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL destek tazminatının dava tarihinden işletilecek faizi ile müştereken ve müteselsilen tüm davalılardan; ... için 75.000,00 TL, çocuklar ..., ... ve ...'in her biri için ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işletilecek faizi ile davalı ...'den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.


Davacılar vekili; 23/06/2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin dava değerini 1.140.178,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, maddi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile hesap edilen bedelden peşin sermaye değerinin mahsubu sonrası davacılardan ... için 747.939,02 TL'nin, ... için 141.467,56 TL'nin, ... için 117.868,18 TL'nin ve ... için 97.465,82 TL'nin (1.000,00 TL'si için dava tarihinden, kalan bakiye için ıslah tarihinden -23.06.2014- itibaren) uygulanan yasal faiz ile davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı ... şirketi için poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine; davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı ... için 5.000,00 TL, çocuklar ..., ... ve ...'in her biri için ayrı ayrı 4.000,00 TL olmak üzere toplam 17.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.


Dosya içerisinde mevcut olan belgelere istinaden, 6100 sayılı HMK'nun 336. maddesi uyarınca, davalı ... vekilinin adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek yapılan inceleme sonunda;
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen kesinleşmiş ceza dosyasında hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, peşin sermaye değerleri mahsup edilerek hüküm kurulmuş olmasına, maddi tazminata ilişkin hesaplamanın aşağıdaki bentler dışında hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde 6098 sayılı TBK 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bentler dışında yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2-Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi (destekten yoksun kalma)ve manevi tazminatı istemine ilişkindir.


Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte 6098 sayılı TBK 53. maddesinin öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna "destekten yoksun kalma tazminatı" denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK'nin 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.


Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Somut olayda mahkemece alınan bilirkişi raporunda müteveffanın (desteğin) geliri hesaplanırken, sosyal ekonomik durumun tespitine ilişkin yaptırılan kolluk araştırması sonucuna göre ortalama 4.500,00 TL gelir elde edebileceği değerlendirilerek bu miktar üzerinden tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak böyle bir davada gerçek zararın belirlenmesi için, farazi desteğin gelirinin daha net ve ispata yarar somut delilerle ortaya konulması gerekmektedir.


Mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir irdeleme ve araştırma yapılmadan, 4.500,00 TL üzerinden gelire göre hesaplanan tazminatın hüküm altına alınması doğru değildir.


Bu bakımdan müteveffanın gelirinin somut ve ispata yarar delillerle sübuta ermediği dikkate alındığında, desteğin kuyumculuk yapmakla işletmesinin mirasçılara kalacağı göz önünde bulundurularak kişisel yetenek ve emeği ile gelire sağladığı katkısı tespit edilerek gelirinin belirlenmesi, destek hesabında desteğin net biçimde saptanan gelirinin esas alınması gerekeceğinin düşünülmesi ve destek zararının hesaplanması gereklidir.


Bu yönleri amaçlayan araştırma yapılıp desteğin elde ettiği gelirin belirlenmesi ile yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.


3-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; müteveffanın bakiye ömrü konusunda PMF Tablosu'na göre hesaplama yapıldığı belirtilerek 27 yaşında olduğunun ve bakiye ömrünün 40 yıl olduğu kabulü ile hesap yapılmak suretiyle fazla hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacıların murisi ...'ın UYAP ortamından sağlanan nüfus kayıtlarında 38 yaşında vefat ettiği dosyadan anlaşılmaktadır.
Ayrıca çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma devresini oluşturduğu; destekten yoksun kalma nedeniyle tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği Dairemiz'in yerleşmiş içtihatlarındandır.


Bu durumda mahkemece, Dairemizin yerleşik kriterlerine uygun olarak Population Masculine Et - Feminine (PMF 1931) Tablosuna göre bakiye ömür süresinin doğru biçimde belirlenmesi suretiyle hesaplama yapılması konusunda, bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.


4-Dairemizce kabul görmüş pay esasına göre; desteğin vefat tarihinde evli ve 3 çocuğunun olduğu dikkate alınarak, eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1'er pay, ana ve babaya 1'er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esası benimsenmiştir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminatın bu ilkelere göre hesaplanması kabul edilmiştir.


Mahkemece yukarıda anlatılan hususlar gözetilerek murisin yeni tarihli nüfus kayıt örneği dosya içerisine alınarak rapor alınıp sonucuna göre hesaplama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.


SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'e geri verilmesine 04/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

10 Nisan 2020 Cuma
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.