T.C.

Yargıtay

17. Hukuk Dairesi        

 2015/542 E.  ,  2017/6704 K. 

 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:


-K A R A R-


Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve sigortacısı olduğu tırın, davacı ...'ın idaresindeki araca çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, kazada davacıların eşi/annesi olan ... ile davacıların çocuğu/kardeşi olan...'ın öldüğünü, davacıların ölen yakınlarının desteğinden yoksun kaldığını ve manevi zarara uğradıklarını, davacı tarafa ait aracın ... poliçesini düzenleyen ... Sigorta müflis olduğundan zarardan davalı Güvence Hesabı'nın da sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı sigortacılar sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla, 27.000,00 TL. maddi ve 60.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. 


Davalı ... vekili, ceza zamanaşımı süresi de geçirildikten sonra açılan davanın zamanaşımına uğradığını, poliçe limitiyle sınırlı olarak ve sigortalının kusuru oranında zarardan sorumlu tutulabileceklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. 


Davalı Güvence Hesabı vekili, kazadan sonraki iki yıl içinde açılmayan davanın zamanaşımına uğradığını, uzamış ceza zamanaşımının davalıya uygulanamayacağını, davacı ... araç işleteni olduğundan tazminat talep hakkı bulunmadığını, diğer davacılar için de toplam 355,00 TL. tazminat hesaplandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.


Davalı ... vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, kazada davalının kusuru bulunmadığını, davacıların destek olma durumunu ve zararı ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacıların maddi tazminat istemlerinin, ... Sigorta ve ... Sigorta A.Ş'ne izafeten Güvence Hesabı yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine; davalı ... hakkında açılan manevi tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine; davacıların manevi tazminat istemlerinin davalı ...Ş. yönünden kısmen kabulü ile ...'nın ölümü nedeniyle davacı ... için 1.500,00 TL, ... ve ... için 2.500,00'er TL; ...'ın ölümü nedeniyle davacılar için 1.000,00'er TL. olmak üzere toplam 9.500,00 TL'nin kaza tarihi olan 04.08.2001'den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...den tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.


1-Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.


818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK'nun 49. md) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK'nun değişik 72. md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK'nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir.


Buna karşılık 2918 sayılı KTK'nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi, BK'nun 60 ve 2918 sayılı KTK'nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK'nun 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.) 2918 sayılı Kanun'un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten, sigortacısı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür(HGK'nun 5.6.2015 tarih 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı). 


Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; kaza sonucu davacıların eşi/annesi olan Selma ile oğlu/kardeşi olan ... hayatını kaybetmiştir. Ayrıca, kazada davacı ... ve ... da yaralanmıştır. Buna göre, kaza tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK'ya göre zamanaşımı süresi 10 yıldır. Davaya konu trafik kazası 04.08.2001 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 03.08.2011 tarihinde, yani uzamış zamanaşımı süresi dolmadan önce açılmıştır. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, davalı ... şirketleri tarafından, yasal sürede zamanaşımı def'i ileri sürülmüş olsa dahi davalı ... tarafından yasal sürede zamanaşımı def'inin ileri sürülmediği; davada uzun ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilerek; davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir. 


2-Davacılar vekili, dava konusu kaza sonucu davacılar murislerinin ölümünden duyulan üzüntü nedeniyle, davacılar için toplam 60.000,00 TL. manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece talebin kısmen kabulüne karar verilerek hükümde belirtilen miktarlarda manevi tazminata karar verilmiştir.


6098 sayılı TBK'nun 56. maddesi (818 sayılı BK'nun 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılıİçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.


O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların eşi ve annesi olan ... ile davacıların oğlu ve kardeşleri olan..'ın ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ölene olan yakınlıkları nedeniyle davacıların duyacağı elemin derinliği gözönünde tutularak; olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.


SONUÇ : Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 12/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

 

 

22 Ekim 2017 Pazar
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.