T.C.

Yargıtay

17. Hukuk Dairesi     

    2017/738 E.  ,  2017/3537 K.

 


"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat ile rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, asıl davanın davacıları vekili ile davalı ... vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:


Asıl davada, davacılar vekili; davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, davacı ...'e çarpmasıyla oluşan kazada, davacının ağır biçimde yaralanıp vücudunda oluşan kemik kırıkları nedeniyle yatağa bağımlı hale geldiğini, hayatı boyunca bakıma muhtaç hale gelen davacının tedavisi için de kaçınılmaz giderleri olacağını, tüm davacıların bu yaralanma nedeniyle manevi zarara uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL. maddi ve toplam 70.000,00 TL. manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; 29.05.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 58.979,80 TL'ye yükseltmiştir.


Birleşen davada, davacı vekili; asıl davaya konu kazada malul kalan ... ... için 48.359,00 TL. tazminatı 06.05.2008 tarihinde ödediklerini, kaza tarihi itibariyle aracın maliki ve sürücüsü olan davalılara rücu haklarının bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 48.359,00 TL'nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.


Davalı ... vekili, davalının aracını 28.11.2005 tarihinde satılması için oto galericiye bıraktığını, diğer davalı sürücü ... aracın 05.01.2006'da satıldığını, resmi devir işlemi yapılmadığını, kazadan sonra aracın devrinin 24.05.2007'de diğer davalıya yapıldığını, davalının işleten sıfatı bulunmadığından zarardan sorumlu olmadığını, asıl davadaki manevi tazminat isteminin zamanaşımına uğradığını belirterek asıl ve birleşen davanın reddini savunmuştur. 
Davalı ... vekili, davacı ... tarafından ödeme yapılırken kaza tespit tutanağındaki kusur oranlarının dikkate alınmadığını, malul kalan yaya için kesinleşecek maluliyet oranında tazminat ödenmeyişinin hatalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; asıl davanın kısmen kabulü ile 6.919,34 TL. maddi tazminat ile davacı ... için 9.000,00 TL, Havva ve ... için 4.000,00'er TL. manevi tazminatın, dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline; birleşen davanın kabulü ile 48.359,00 TL'nin ödeme tarihi olan 06.05.2008'den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, asıl davanın davacıları vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.


1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; özellikle, ...'nun 20/d maddesi gereği resmi şekilde yapılmayan araç satışının, 3. kişiler bakımından bağlayıcı olmaması nedeniyle davalı ...'in araç işleteni sıfatının devam ettiğini kabulün yerinde olmasına; davacı ...'in kazadaki maluliyeti nedeniyle oluşan zararının ... tarafından karşılanmış olması ve davacının karşılanmamış zararı bulunmadığının kabulünde bir usulsüzlük bulunmamasına; reddolunan manevi tazminat miktarı yönünden davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazları ile asıl davanın davacıları vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2-Asıl davada, davacı ...'in kazada oluşan maluliyeti nedeniyle bakıma muhtaç hale geldiği ve bakıcı gideri yapılmak zorunda kalındığı iddia edilerek bu zarar yönünden de tazminat isteminde bulunulmuş; mahkeme tarafından ise, davacı ...'in % 100 maluliyeti nedeniyle devlet tarafından davacı anneye "evde bakım ücreti" ödendiği, bu ödemenin yapılmaya başlandığı tarihten sonraki dönem için davacının bakıcı gideri talep hakkı olamayacağı, bu ödemenin yapılmaya başlandığı tarih ile kaza tarihi arasındaki dönem için hesaplanan bakıcı gideri bedelinden de % 17 oranında aile içi bakım indirimi yapıldığı belirtilerek, hükümde yazılı bakıcı giderine hükmedilmiştir.


Davacı ...'in kazadaki yaralanması sonucu % 100 oranında malul kaldığı, bakıma muhtaç hale geldiği, davacı ...'e bakan annesi davacı ...'a, evde bakım ücreti olarak asgari ücret düzeyinde aylık ödemesinin devlet tarafından yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.


Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda açık düzenleme bulunmamakla birlikte, ...'ın yerleşik uygulamaları ile, ... tarafından yapılıp da rücuya tabi olmayan ödemelerin tazminattan indirilemeyeceği prensip olarak benimsenmiştir. Bu husus, 6098 sayılı TBK'nun 55/1. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup anılan maddede, "Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez" düzenlemesine yer verilmiştir.


2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu'nun Ek 7. maddesinde 01.02.2007 tarihinde yapılan değişiklikle getirilen "evde bakım ücreti", sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak devletin üstlendiği sorumluluk temeline dayanan bir müessese olup; bu kapsamdaki ödeme, ağır engelli olan kişinin bakımını gerçekleştiren kişiye yapılmaktadır. Bu ödemenin, tamamen sosyal devlet ilkesi bağlamında karşılıksız olarak devletçe yapılan bir sosyal yardım niteliği taşıdığı, ödenmesi zorunluluğu bulunmadığı için her zaman uygulamadan kaldırılma ihtimali bulunduğu da aşikardır.


Bu durum karşısında; davacı ...'in kaza sonucu % 100 malul ve bakıcıya muhtaç hale gelmiş olması nedeniyle yapmak zorunda kalacağı bakıcı giderinden davalıların sorumlu olduğu, devlet tarafından davacı çocuğun annesi ...'a yapılan ödemenin, her zaman uygulamadan kaldırılabilecek sosyal yardım mahiyetinde olduğu; ... tarafından yapılan ve davalılara rücu edilmesi mümkün olmayan bu bedelin tazminattan indirilmesi ya da bu ödeme nedeniyle tazminatın kaldırılmasının yasal düzenlemeler ve uygulamaya aykırı olduğu hususları göz önünde bulundurularak; Dairemiz içtihatları gereği, kaza tarihi ile davacı ...'in muhtemel bakiye ömür süresi arasındaki dönem için, brüt asgari ücret üzerinden hesaplanacak bakıcı giderinin devlet tarafından sağlanan ödemelerde göz önüne alınarak hüküm altına alınması gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.


SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazları ile asıl dava davacıları vekilinin sar temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, asıl dava davacıları vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl davada davacılara geri verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 2.554,05 TL kalan onama harcının temyiz eden asıl ve birleşen davalı ...'den alınmasına 03/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

 

 

22 Ekim 2017 Pazar
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.