T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2017/17-1110
K. 2017/860
T. 26.4.2017
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce "dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine" dair verilen 26.05.2011 gün ve 2011/115 E., 2011/259 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 12.12.2012 gün ve 2011/13188 E., 2012/13953 K. sayılı kararı ile; (... Davacı vekili, davacının yolcu olarak bulunduğu araç ile davalıların işleteni ve trafik sigortacısı olduğu aracın çarpışması sonucu müvekkilinin yaralandığını belirterek, şimdilik 1.000,00.-TL sürekli ve geçici çalışma gücü kaybı ve 20.000,00.-TL manevi tazminatın İzzet yönünden olay, sigorta şirketi yönünden 16.03.2011 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetki itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı Sompa Japan Sigorta A.Ş. vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara göre; sigorta şirketlerinin bölge müdürlüklerinin şube niteliğinde olmadığı ve davalının ticari merkezinin İstanbul olduğu, kazanın vuku bulduğu yerin ortak yetkili mahkeme olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, sigorta şirketlerinin bölge müdürlüklerinin şube niteliğinde olmadığı ve kazanın vuku bulduğu yerin ortak yetkili mahkeme olduğu gerekçesiyle davalının yetki itirazının kabulüne karar verilmiştir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesiyle ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa dair davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, kaza Safranbolu İlçesinde vuku bulmuş, sigorta poliçesi de Karabük İlinde tanzim edilmiştir. Davacı vekilinin davayı, sigortacının bir acenteden daha yetkili organı olan Orta Anadolu Bölge Müdürlüğünün bulunduğu Ankara'da açtığı gözetilerek yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir...", gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yetki itirazının kabulüyle dava dilekçesinin yetkisizlik sebebiyle reddine ve dosyanın Safranbolu Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarda başlık bölümünde yer alan gerekçelerle oyçokluğu ile bozulmuştur.
Mahkemece, yetkili olmayan bir mahkemenin yorum yoluyla yetkili sayılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle önceki kararında direnilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, trafik kazası sonucu yaralanma nedenine dayalı olarak sigorta şirketi aleyhine açılan tazminat davasında, sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yerin yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun görevli ve yetkili mahkemeyi düzenleyen 110. maddesinde motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa dair davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartlarının C.7 maddesinde de yetkili mahkemeler belirlenmiş, Kanundaki yetki kuralı aynen tekrar edilmiştir.
Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 10. maddesinde, şirketlerin bölge müdürlükleri ve şube açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanmasının, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ilgili diğer mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla serbest olduğu, ancak bu şekilde faaliyete başlanmasını ve faaliyetin sona erdirilmesini müteakip bir ay içinde şirketçe Müsteşarlığa bildirimde bulunulması gerektiği düzenlenmiştir.
Mevcut bu düzenleme dikkate alındığında Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik hükümleri uyarınca bölge müdürlüğü yapılanmasına izin verilmiş, genel müdürlük ile şube ve acenteler arasında bölge müdürlüğü adında bir yapılanmanın kurulabileceği kabul edilmiştir.
Somut olayda 14.02.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında olay yeri Karabük-Safranbolu'dur. Zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 78 SK 2.. plakalı araç sahibi ile Fiba Sigorta A.Ş (Sompo Japan Sigorta A.Ş), Güneş Trafik Müşavirliği Ö. O.adlı acente arasında düzenlenmiştir. Dosya içindeki poliçede yetki ile ilgili madde bulunmamaktadır. Davalının yerleşim yeri Karabük-Safranbolu, davalı şirketin genel merkez adresi ise İstanbul'dur. Davacı vekili davayı, bölge müdürlüğünün bulunduğu yer olan Ankara'da açmıştır. Mahkeme kazanın meydana geldiği yer mahkemesinin ortak yetkili mahkeme olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiştir.
Mevcut bu durum karşısında merkez veya şubenin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemeleri, Kanun (2918 s. KTK) uyarınca yetkili kabul edildiğine göre, acente ve şubeyi denetleyen üst mercii olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunu kabul etmek gerekir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında 2918 s. KTK 110/2. maddesinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmadığı, yorum yolu ile bu sonuca ulaşılamayacağı, bu bakımdan direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.04.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.