17. Hukuk Dairesi 2017/126 E. , 2019/8536 K.

 

"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

 

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 24.09.2019 Salı günü taraflardan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

 

-K A R A R-

 

Davacı vekili, müvekkilinin 18/10/2012 günü yaya geçidinde karşıdan karşıya geçtiği esnada hız sınırının üzerinde seyreden davalı ...'ün kullandığı diğer davalıya trafik sigortalı ... plakalı aracın müvekkiline çarparak kaçtığını, yaralanmasına sebep olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 2.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan, 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsilini talep etmiştir.


Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 1.556,23 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa davalı ... şirketi yönünden dava tarihinden davalı şahıs yönünden olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 7.500,00 TL'nin davalı ...'den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar sebebi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.


Davacı taraf dava dilekçesi ile davacı ...'in maluliyete uğradığı iddiasında bulunmuş ve ekinde ceza yargılaması sırasında alınan davacının yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceğini, yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığını, kemik kırığının ağır derecede olduğunu tespit eden adli tıp raporunu sunmuştur. Mahkemece, davacının maluliyet oranının belirlenmesi hususunda Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 15.09.2014 tarihli raporda; davacının fonksiyonel ve anatomik bir arıza saptanmadığından vücut çalışma gücünden kaybetmediği, 4 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığı bildirilmiş, mahkemece hükme esas alınmıştır. Kaza tarihi 18.10.2012 itibariyle yürürlükte olan " Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği" hükümleri esas alınması gerekirken yazılış şekli gözetildiğinde tüzük hükümleri veya yönetmelik hükümlerinden hangisinin esas alındığının tespiti mümkün bulunmayan davacının fonksiyonel ve anatomik bir arıza saptanmadığından vücut çalışma gücünden kaybetmediği, 4 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığına dair raporun hükme dayanak yapılması doğru olmamıştır.
O halde mahkemece, Adli Tıp Kurumundan, mevcut raporlar irdelenerek "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği" hükümlerine göre davacının daimi ve geçici işgücü kaybının tespiti yönünden rapor alınıp, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.


3-Maddi tazminatın (zararın) hesaplanmasında gelirin doğru olarak belirlenmesi önemli bir yer tutmaktadır. Davacı taraf, döner ustası olduğunu belirtmiş, aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda davacının aylık gelirini belgeleyen herhangi bir resmi belgeye rastlanılmadığından asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği kabul edilerek ve asgari ücrete göre hesaplama yapılmış; mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. Ancak davacı her ne kadar döner ustası olarak çalıştığını iddia etmiş ise de geliri net olarak belirlenmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle davacının yaptığı iş, geliri, yaşı, çalıştığı iş yerlerine ait kayıtlar gibi hususların daha net kriterler ile ortaya konulması gerekmektedir. Öncelikle davacıya bu konuda ispat imkanı verilmesi ve davacının yaptığı iş, çalıştığı iş yerlerine ait kayıtlar, sigorta bilgileri ve yaptığı işe göre bu konu ile ilgili kuruluşlara yazı yazılarak işi ve muhtemel gelirin tespit edilerek bu miktara göre tazminatın belirlenmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.


4-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin güç kaybına dair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.


SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin güç kaybına dair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

31 Mayıs 2020 Pazar
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.