T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/26310
K. 2017/8668
T. 27.9.2017


Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü: 


KARAR : Davacı, bel fıtığı rahatsızlığı sebebiyle 22/10/2015 tarihinde davalı doktor tarafından ameliyata alındığını, kendine gelir gelmez yatağında çırpınmaya başladığını, tomografisinin çekilmesi sonucunda yanlışlıkla ana damarının kesildiğini öğrendiğini, daha sonra Hastaneye sevk edilerek ameliyata alındığını ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalarak, kalıcı maluliyet kaynaklı maddi zararının tespit ve tazminini, geçici tam iş göremezlik süresi maddi zararının tespit ve tazminini, geçici tam iş göremezlik süresi sebebiyle bakıcı yardımcı gideri maddi zararının tespit ve tazmininin hatalı tıbbi müdahale tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. 


Davalılar, yetki itirazında bulunarak davanın reddini dilemişlerdir. 
Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 


HMK'nun "Davalının birden fazla olması hâlinde yetki" başlıklı 7/1 maddesine göre, davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. 6502 Sayılı TKHK'nun 73/5. maddesinde ise, "Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilir." düzenlemesi mevcuttur. Yetkiye dair bu düzenlemeler seçimlik olup, tüketici isterse kendi yerleşim yerindeki isterse davalıların yerleşim yerlerinin birindeki tüketici mahkemelerinde dava açabilir. Somut olayda davacının yerleşim yeri Kırıkhan olduğuna göre Asliye Hukuk Mahkemeleri (Tüketici Mahkemeleri) de yetkilidir. Hal böyle olunca davanın yetkili mahkemede açıldığının kabulüyle işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Buna ek olarak, mahkemece hükümde kısa karardan farklı olarak Aile Mahkemesi'nin yetkili mahkeme olarak gösterilmesi hususunda ise tenkit ile yetinilmiştir.) 


SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeple temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, HUMK'nun 440/III-3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

29 Aralık 2017 Cuma
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.