YARGITAY KARARI

 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kısmen Kabul



Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat-ecrimisil davasında verilen direnme kararının temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca hükmün bozulmasına karar verilmiştir.



Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile davacıların tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine, 21.250,00 TL'nin davalı ...'dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine, 2.339,85 TL ecrimisil bedelinin davalı ...'dan 31.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.



Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:



I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ... ...'ın, davaya konu 3 parselde kayıtlı altı adet bağımsız bölümden oluşan apartmandaki 4 numaralı daireyi 28.12.1993 tarihinde davalı oğlu ...'a satış göstermek suretiyle temlik ettiğini ...'in ise öteki mirasçıların dava açarak hak taleplerini engellemek amacıyla taşınmazı 03.11.1997 tarihinde diğer davalı ...'e sattığını, bunun gerçek bir satış olmadığını, adı geçen davalının halen davalı ...'e aylık 700TL kira ödediğini, esasen tüm temliklerin baştan itibaren muvazaalı olduğunu, keza murisin 5 numaralı daireyi 21.10.1993 tarihinde dava dışı oğlu ... ...'a, 6 numaralı daireyi ise 05.02.1993 tarihinde diğer oğlu ... ...'a tapuda satış göstermek suretiyle devrettiğini, mirasçıdan mal kaçırma amacı taşıyan temliklerin satış değil bağış niteliğinde olduğunu, keza Sosyal Güvenlik Kurumundan emekli olan murisin o tarihlerde paraya ihtiyacının bulunmadığını, ölünceye kadar apartman dairelerinden birinde oğlu ... ile oturup, diğer beş dairenin de kirasını aldığını, evladına daire satmak için hiç bir haklı nedeninin bulunmadığını, taşınmazın 1977-1978 yıllarında muris ile davacı ... tarafından inşa edildiğini, murisin bu altı bağımsız bölüm dışında başka bir mal varlığının da olmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde bu paylara isabet eden bedelin tahsiline ve ayrıca dava tarihinden geriye doğru beş yıllık dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.



II. CEVAP

1.Davalı ..., iddianın gerçek dışı olduğunu, satışın yapıldığı 1993 yılında murisin emekli olmadığını, çalışmadığı için sigorta primlerini isteğe bağlı olarak kendisi ödeyerek 1998 yılında emekli olduğunu, paraya ihtiyaç duyduğu için taşınmazı sattığını, zira eşinin kanser hastası olduğunu, sağlık güvencesi bulunmadığından tedavi için murisin yüklü miktarda masraf yapıp borçlandığını, bu arada murisin oğlu ... ile oturmadığını, 3 numaralı dairede oturduğunu ve bu dairenin halen içindeki eşyalar ile durduğunu, kızı ...'nin nişan ve düğün masrafları ile eşinden boşanarak eve dönen kızı ... ve çocuklarının geçim masrafları nedeniyle de murisin çok ciddi olarak paraya ihtiyaç duyduğunu, ayrıca yeniden evlenmek için de bir kenarda parası olmasını istediğini tüm bu nedenlerle davacı ... da dahil olmak bütün çocuklarını toplayarak daireleri 30.000.000TL bedelle satacağını, kendilerinin almaması halinde müteahhit ... Hiçyılmaz'ın bu fiyattan alacağını söylediğini, davalı ... ve iki kardeşinin oturdukları daireleri bu tutarı ödeyerek satın aldıklarını, davacı ...'ın ise bir iki bilezik getirip üstünü sonra ödeyeceğini söylediğini, ancak murisin bunu kabul etmediğini, kendisinin satış tarihinden çok öncesinden beri kardeşleri ... ve ... ile birlikte müteahhitlik yaptığını, satış bedelinin bir kısmını sattığı araç bedeliyle, kalan kısmını ise birikimleri ve eşinin altınlarını bozdurarak karşıladığını belirterek davanın reddini savunmuştur.



2.Davalı ..., tapu sicilindeki kayda iyi niyetle güvenerek iktisapta bulunduğunu, davalı ...'in taşınmazı satın aldıktan dört yıl sonra kendisine sattığını, muvazaalı bir devir için dört yıl beklemeyeceğini, diğer davalıya 700,00TL kira ödediği yönündeki iddianın gerçek dışı olduğunu, evi satın aldıktan sonra hemen hemen satış parası kadar masraf yaparak taşınmazı baştan sona yenilediğini, tüm tesisatını değiştirdiğini, muvazaalı bir satışta bu denli büyük bir masraf yapmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.



III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.06.2012 tarihli ve 2010/338 Esas, 2012/353 Karar sayılı kararıyla, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.



IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.



2.Dairenin 14.11.2013 tarihli ve 2013/8427 Esas, 2013/15913 Karar sayılı kararıyla; \".... miras bırakanın adına kayıtlı 3 parsel sayılı taşınmazda 6 bağımsız bölümden oluşan apartmanda 1, 2, ve 3 no.lu bağımsız bölümlerin halen muris adına kayıtlı olduğu, murisin başka eşten olma çocuğu davacı ...,aynı eşten olma çocukları davacı ..., davalı ..., dava dışı ..., ..., ..., ... ve ...'i mirasçı olarak bıraktığı, murisin dava dışı çocuğu ... ve ...'e de dava konusu 3 parselde bağımsız bölümler temlik ettiği, onlar ve kayıt malikleri aleyhine eldeki davanın davacıları tarafından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak dava açıldığı, davacı ... ile murisin diğer çocukları arasında Vahit'in murisin çocuğu olup olmadığına dair davanın görüldüğü ve davacı ...'in murisin çocuğu olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile saptandığı ve yine aralarında tazminat davasının olduğu görülmektedir. Esasen yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade ile murisin iradesi önem taşımaktadır. Mahkemece toplanan deliller yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olduğu ve bu amaçla temliklerin gerçekleştirildiği gözetildiğinde işlemin muvazaalı olduğu tartışmasızdır. Diğer davalı ...'in ise bedel ödediğini kanıtlayamadığı ve davalı ...'in komşusu olduğu anlaşıldığından taraflar arasındaki ilişkiyi bilen veya bilebilecek durumda olup, iyiniyet iddiasında bulunamayacağı açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.02.1990 tarihli ve 1989/3-602 Esas 1990/56 karar sayılı ilamında kabul edildiği gibi murisin mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı muvazaaya dayanan devir ve temlikler geçersiz olduğundan, davaya konu taşınmazı muvazaalı olarak iktisap eden davalının işgali iyi niyetli sayılamaz ve kendisinden mal kaçırılan davacılar, murisin ölüm tarihinden başlayarak dava tarihine kadar geçen süre için ecrimisil isteyebilirler Bilindiği üzere; muvazaa nedenine dayalı olarak verilen kararlar yenilik doğurucu değil, açıklayıcı nitelik taşırlar. Bu suretle oluşan kararlara konu işlemler yapıldıkları tarihten itibaren butlanla malüldür ve yapılmamış sayılırlar. Öte yandan, muvazaalı işleme taraf olan kişinin iyiniyetli olduğundan sözetme olanağı da yoktur. Tarafı bulunduğu işlem yok hükmünde olup, bu suretle oluşan tescil de yolsuz tescil niteliğinde olduğunduğundan, murisin ölüm tarihinden itibaren ecrimisil talep edilebilir. Hal böyle olunca açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulü ile belirlenecek ecrimisil miktarına hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.



B. Mahkemece Bozma Sonrası Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin 12.03.2015 tarihli ve 2014/509 Esas, 2015/105 Karar sayılı kararıyla, önceki kararda direnilmesine ve davanın reddine karar verilmiştir.



C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca Verilen Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.



2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.03.2019 tarihli ve 2017/1-1225 E- 2019/326 K sayılı kararıyla; \" .... Somut olayda ikinci temlikin yapıldığı ve hâlen kayıt maliki olan davalı ...'in taşınmazı kendisine devreden diğer davalının sırf komşusu olması nedeniyle muvazaalı temliki bilen ya da bilmesi gereken kişi olarak kabulü mümkün değildir. O hâlde, dosyadaki araç kayıtlarından davalı ...'in çekişmeli taşınmazın satışından yaklaşık beş ay sonra 18 kişilik bir minibüs satın aldığı ve bu hususun adı geçen davalının evin satışından elde ettiği para ile minibüs alarak iki yıl boyunca servis taşımacılığı yaptığı yönündeki savunma ile uyumlu olduğu gözetilerek, son kayıt malikinin iyi niyetli olup olmadığının yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırılması, öncelikle taşınmazın kim ya da kimler tarafından kullanıldığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, ikinci devrin yapıldığı tarih itibariyle gerçek değerinin ne olduğunun belirlenmesi, ayrıca hiç kimsenin emaneten kendisine devredilen taşınmaza büyük harcama gerektiren tadilatlar yapmayacağı dikkate alınarak davalı tarafça gösterilen ancak dinlenmeyen tanıkların bu konudaki beyanlarının alınarak davalı ...'in evi satın aldıktan sonra savunmasında belirttiği gibi büyük bir tadilat yaptırıp yaptırmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması ve iyi niyet konusunda hükme yeterli bir araştırma yapıldıktan sonra karar verilmesi \" gereğine değinilerek direnme kararı bozulmuştur.





D.Mahkemece İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 16.03.2022 tarihli ve 2019/1011 Esas, 2022/164 Karar sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulü ile davacıların tapu iptal ve tescil taleplerinin reddine, 21.250,00 TL' nin davalı ...'dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine, ( her bir davacı için 10.625,00 'şer TL olmak üzere), 2.339,85 TL ecrimisil bedelinin davalı ...'dan 31.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.



V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.



B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Hukuk Genel Kurulu kararında, dosyadaki araç kayıtlarından davalı ...'in çekişmeli taşınmazın satışından yaklaşık beş ay sonra 18 kişilik minibüs satın aldığı ve bu hususun adı geçen davalının evin satışından elde ettiği para ile minibüs alarak iki yıl boyunca servis taşımacılığı yaptığı yönündeki savunma ile uyumlu olduğu gözetilerek araştırma yapılması gerektiği belirtilmiş ise de bu hususta yanılgıya düşüldüğünü, davalının cevap dilekçesinden yola çıkılarak yapılan söz konusu değerlendirmenin isabetsiz olduğunu, davalının cevap dilekçesinde, davalı ...'in satıştan gelen para ile her ne kadar minibüs aldığı belirtilmiş ise de davalı ... ile davacıların kız kardeşleri olan davalı tanıklarının, davalı ...'in satıştan gelen para ile Maltepe'den daire aldığını belirttiklerini, ... ile ... arasında gerçekleşen satışın danışıklı olduğunu bu satış için davalı ...'in davalı ...'e para ödemediğini, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma kararında da davalı ...'in daire alımı için davalı Muammere para ödediğini kanıtlamayamadığı hususunun açıkça belirtildiğini, davalılar arasında satışın yapıldığı 03.11.1997 tarihinde satış akit tablosunda gösterilen değer ile taşınmazın o tarihteki gerçek ve rayiç değerinin birbirinden çok uzak olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.



C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.



2. İlgili Hukuk

1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanun'un 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.



3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.



2. Temyizen incelenen İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.



VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,



Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına,



Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,



Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,



08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

31 Ocak 2024 Çarşamba
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.