YARGITAY KARARI

 

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi



Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tazminat istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemecesince asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.



Kararın asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili ile asıl ve birleştirilen davaların davalısı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.



Bölge Adliye Mahkemesi kararı yasal süresi içerisinde asıl ve birleştirilen davaların davalısı vekili tarafından temyiz, asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 01.11.2022 Salı günü için yapılan tebligatlar üzerine, temyiz eden asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili Avukat ... ile temyiz eden asıl ve birleştirilen davaların davalısı vekili Avukat ... ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:



I. DAVA

1. Asıl davanın davacısı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 1, 11, 126, 132, 133, 170, 181, 403, 413, 415 ve 506 parsel sayılı taşınmazların davalı tarafla müvekkilinin kök murisi ...'den geldiğini, taşımazlarda müvekkilinin de miras payı bulunmasına rağmen taşınmazların haksız ve yolsuz şekilde davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının edinme sebebinde ...'in payını kardeşi ...'ya hibe ettiğinden bahsedilmiş ise de böyle bir bağış yapılmadığını, ...'in okuma yazması olmadığından davalı ...'nın tarafından yanıltıldığını, bir taşınmazın ancak resmi şekilde bağışlanabileceğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının müvekkilinin miras payı oranında iptali ile adına tesciline, taşınmazların davalı adına tescil edildiği tarihten dava tarihine kadar, bunun kabul görmemesi halinde dava tarihinden geriye doğru işlemiş olan 5 yıllık ecrimisil bedelinin tespiti ile işletilecek en yüksek faiziyle birlikte müvekkiline verilmesine karar verilmesini istemiştir.



2. Birleştirilen davanın davacıları ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; davalı ...'ın müvekkillerinin dayısı olduğunu, müvekkillerinin bir kısmının ...'nın kardeşi ...'ın, bir kısmının ise yine ...'nın kardeşi İslim'in mirasçıları olduğunu, dava konusu 1, 11, 126, 132, 133, 170, 181, 403, 413, 415 ve 506 parsel sayılı taşınmazlar tarafların kök murisi ...'den gelmesine ve taşınmazlarda müvekkillerinin murisleri ... ile İslim'in de miras payları bulunmasına rağmen taşınmazların haksız ve yolsuz şekilde davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının edinme sebebinde ...'in mirasçıları sayılırken ...'ın isminin zikredilmediğini ancak ...'ın da kök muris ...'in mirasçılarından olduğunu, yine dava konusu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının edinme sebebinde İslim'in payını kardeşi ...'ya hibe ettiğinden bahsedilmiş ise de böyle bir bağış yapılmadığını, İslim'in okuma yazması olmadığından davalı ... tarafından yanıltıldığını, bir taşınmazın ancak resmi şekilde bağışlanabileceğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının müvekkillerinin miras payı oranında iptali ile adlarına tesciline, taşınmazların davalı adına tescil edildiği tarihten dava tarihine kadar, bunun kabul görmemesi halinde dava tarihinden geriye doğru işlemiş olan 5 yıllık ecrimisil bedelinin tespiti ile işletilecek en yüksek faiziyle birlikte müvekkillerine verilmesine, buna ilaveten davalı taraf kötü niyetli olduğundan HMK'nın 329. maddesi uyarınca vekillerine ödenecek vekalet ücretinin tamamının veya takdir edilecek kısmının davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesine, yine kötü niyetli olan davalının 5.000,00 TL den aşağı olmayacak şekilde disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesini istemiştir.



3. Asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili 30.04.2019 tarihli dilekçeyle; dava konusu 133 ada 3 parsel sayılı taşınmazın numarasının dava dilekçesinde sehven 133 parsel olarak yazıldığını, yine her ne kadar dava dilekçesinde 1 ve 11 parsel sayılı taşınmazları dava konusu olarak göstermişseler de bu parsellerin doğrusunun 115 ada 1 ve 116 ada 11 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu belirterek, bu hususun düzeltilmesini talep etmiştir.



II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davaların davalısı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten, dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin, diğer hak ve talepler açısından ise zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava konusu taşınmazlarda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu, davacının ketmi verese, yolsuz tescil ve diğer iddialarının yerinde olmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.



III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın, tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten, asıl ve birleştirilen davaların açıldığı tarihlere kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, muris muvazaası, sahtecilik, vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı davaların, herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği şeklinde görüş mevcut isede, bu haller kadastro tespitinden önce ise ve 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise buna ilişkin itiraz ve davaların dahi dinlenemeyeceği gerekçesiyle; asıl ve birleştirilen davada, 101 ada 2, 113 ada 5 ve 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle açılan tapu iptali ve tescil ile bedel taleplerinin her birinin pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine; 126, 132, 170, 181, 403, 413, 415, 506, 115 ada 1, 116 ada 11 ve 133 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle açılan tapu iptali ve tescil ile bedel taleplerinin her birinin hak düşürücü süre nedeniyle reddine; davacıların ecrimisil taleplerinin reddine karar verilmiştir.



IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili ile asıl ve birleştirilen davaların davalısı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.



B. İstinaf Sebepleri

1. Asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın tespit öncesi nedene dayalı olmayıp, yolsuz tescilin düzeltilmesi iddiasına dayalı olduğunu, keşifte dinlenen yerel bilirkişilerce dava konusu taşınmazların tarafların kök murisine ait olduğunun ifade edildiğini, dava konusu taşınmazların, davalının kötüniyeti sebebiyle haksız şekilde davalı adına tescil edildiğini, dosya kapsamına göre davalarını kanıtladıklarını, her ne kadar dava konusu taşınmazların kadastro tespiti bağış yapıldığından bahisle davalı adına yapılmış ise de ortada bir bağış işleminin bulunmadığını, bağış sözleşmesinin resmi şekilde yapılması gerektiğini, müvekkillerinin murislerinin okuma yazması olmadığını, bir an için ortada bağış işlemi olduğu varsayılsa bile bağışlamadan dönüldüğüne dair beyanlarının esas alınması gerektiğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.



2. Asıl ve birleştirilen davaların davalısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen ret kararının yerinde olduğunu, Mahkemece lehlerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.



C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamına göre, davanın kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, 101 ada 2, 113 ada 5 ve 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle davalı tarafın pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, diğer taşınmazlar yönüyle ise, taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten, eldeki davaların açıldığı tarihler arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2. maddesi gereğince, Mahkemece davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin doğru olduğu gerekçsiyle, asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili ile asıl ve birleştirilen davaların davalısı vekilinin istinaf başvurularının, HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.



V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili ile asıl ve birleştirilen davaların davalısı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.





B. Temyiz Sebepleri

1. Asıl ve birleştirilen davaların davacıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçeleri ile istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla, Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın ve Bölge Adliye Mahkemesince yapılan incelemenin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.



2. Asıl ve birleştirilen davaların davalısı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla, kararın vekalet ücreti yönüyle bozulmasına karar verilmesini istemiştir.



C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.



2. İlgili Hukuk

a) 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi; "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz."



b) 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 599. maddesi; "Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler." hükmünü içermektedir.



c) Uygulamada ve öğretide ketmi verese (mirasçılığın gizlenmesi) davalarında uyuşmazlığın çözümü, hasımlı veraset ilamı alınmak üzere açılacak bir dava sonucu, mirasbırakanın tüm mirasçılarının belirlenmesi ve davacının bu mirasçılar arasında yer alıp almadığının saptanmasına bağlıdır.



3. Değerlendirme

1. Kadastro çalışmaları sonucunda Şanlıurfa ili, Bozova ilçesi, Kılıçören köyü çalışma alanında bulunan 15, 126, 132, 144, 150, 170 ve 181 parsel sayılı muhtelif yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve 05.08.1975 tarihinde tescil edilmiş; bilahare 15 parselin ifrazıyla 115 ada 1 ve 116 ada 11; 144 parselin ifrazıyla 403 ve 506; 150 parselin ifrazıyla 413 ve 415; 170 parselin ifrazıyla 133 ada 3 parsel sayılı taşınmaz oluşmuştur.



Kadastro çalışmaları sonucunda Şanlıurfa ili, Bozova ilçesi, Kılıçören köyü çalışma alanında bulunan 1 parsel sayılı taşınmaz, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına; 11 parsel sayılı taşınmaz ise taksim, ifraz ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... İnce adına tespit ve 05.08.1975 tarihinde tescil edilmiş; bilahare 1 parselin ifrazıyla 101 ada 2; 11 parselin ifrazıyla 113 ada 5 ve 114 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar oluşmuştur.



2. Asıl dava yönüyle temyiz itirazlarının incelenmesinde; temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, mülkiyet ... bulunmayan davacı tarafından artık bu hakka dayalı olarak tazminat isteminde de bulunulamayacağına göre, asıl davanın davacısı ... vekili ile asıl ve birleştirilen davaların davalısı vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.



3. Birleştirilen dava yönüyle temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ... kızı ... mirasçısı olan davacılardan ...'in temyiz itirazları yerinde değildir.



... mirasçıları olan davacılar ... ve müşterekleri yönüyle ise; Mahkemece, davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.



Uygulamada ve öğretide ketmi verese (mirasçılığın gizlenmesi) davalarında uyuşmazlığın çözümü, hasımlı veraset ilamı alınmak üzere açılacak bir dava sonucu, mirasbırakanın tüm mirasçılarının belirlenmesi ve davacının bu mirasçılar arasında yer alıp almadığının saptanmasına bağlıdır.



Dava konusu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının edinme sebebi incelendiğinde; taşınmazların ... ...'a ait olup, 1947 yılında ölümüyle geriye mirasçı olarak evlatları ..., İslim ve ...'in kaldığı, bu mirasçıların da 1960 yılında iştirak halindeki mülkiyeti müşterek mülkiyete çevirdiği, İslim ve ...'in taşınmazlardaki paylarının tamamını kayıtsız ve şartsız olarak kardeşleri ...'ya bağışladıkları, taşınmazların ... tarafından kullanıldığı açıklanarak, ... adına 1975 yılında tespit ve tescil edilmiştir. Dosya arasında bulunan Bozova Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/149 Esas, 2019/188 Karar sayılı hasımsız veraset ilamı incelendiğinde; 01.07.1932 doğumlu ...'ın mirasçıları olan birleştirilen davanın davacılarının da kök muris ... ...'ın mirasçıları arasında yer aldığı anlaşılmaktadır. UYAP sistemi üzerinden ...'a ait nüfus kaydı incelendiğinde, adı geçenin 28.03.1989 tarihinde nüfusa tescil edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, Mahkemece muris ...'ın ilk defa ne zaman nüfusa kaydedildiği, adı geçen murisin nüfusa kayıt tarihinin dava konusu taşınmazların tespit tarihinden önce olup olmadığı hususu araştırılmadığı gibi, kök muris ...'in tüm mirasçılarını gösterir hasımlı veraset ilamını dosyaya sunmaları için davacılara süre ve imkan da tanınmamıştır.



Hal böyle olunca; Mahkemece muris ...'ın ilk defa ne zaman nüfusa kaydedildiği, adı geçen murisin nüfusa kayıt tarihinin dava konusu taşınmazların tespit tarihinden önce olup olmadığı hususu araştırılmalı, davacılara hasımlı veraset ilamı almaları için süre ve imkan tanınmalı, somut olayda ketmi verese olgusunun bulunup bulunmadığı araştırılmalı, ketmi verese olgusunun bulunduğunun anlaşılması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı gözetilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmiş olması isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.



VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Asıl dava yönüyle; asıl davanın davacısı ... vekili ile asıl ve birleştirilen davaların davalısı ...'ın yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 ... maddesi uyarınca ONANMASINA,



03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden taraf vekilleri için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin taraflara karşılıklı olarak alınıp verilmesine,



Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davanın davacısı ile temyiz eden asıl davanın davalısından ayrı ayrı alınmasına,



2. Birleştirilen dava yönüyle; ... kızı ... mirasçısı olan davacılardan ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine, ... kızı ... mirasçıları olan davacılar ... ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,



İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre asıl ve birleştirilen davaların davalısı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,



03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınmasına,



Alınan peşin harcın yatırana iadesine geri verilmesine,



Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,



30.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

- MUHALEFET ŞERHİ -



Dava, birleştirilen davanın davacıları ..., ..., ... ve ... yönünden kadastro sırasında murisleri ...'ın yok sayıldığı iddiasına dayalı, diğer davacılar için ise; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali- tescil ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.



İlk Derece Mahkemesince kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında on yıldan fazla süre geçtiği gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle iptal - tescil davalarının reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davacıların ve davalı ...'ın istinaf talepleri esastan ret edilmiştir.



Davacı ... tarafından açılan asıl davanın ileri sürülen hukuki sebep itibariyle, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmiş olmasının doğru olduğu hususunda sayın çoğunlukla aramızda görüş ayrılığı bulunmamaktadır.



Dosya kapsamından, birleştirilen davanın davacılarının, kadastro tespiti sırasında kök muris ... ...'tan gelen taşınmazların tespiti yapılırken murisleri ...'ın yok sayıldığı, sadece ..., İslim ve ...'in mirasçı olarak kabul edilmesiyle tespit yapıldığı iddialarının bulunduğu, nitekim dava konusu edilen taşınmazların kadastro tutanaklarındaki edinme sebebinin "...... ...'ın 1947 yılında karısız vefatıyla evlatları ..., İslim ve ...'in olduğu, başka mirasçısının bulunmadığı, mirasçıların 1960 yılında iştirak halindeki mülkiyeti müşterek mülkiyete kalbederek İslim ve ...'in bu parsellerdeki hisselerinin tamamını kardeşleri ...'a kayıtsız ve şartsız bağışlayarak alakalarını kestiği, halen de ...'nın zilyetiğinde bulunduğu,..." şeklinde olduğu, oysa dosyadaki nüfus kayıtları ve kök muris ...'in Bozova Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/149 - 188 sayılı ve 11.10.2019 tarihli veraset ilamına göre, kök muris ...'in 1947 tarihinde öldüğünde ..., ... ve İslim isimli çocuklarıyla birlikte birleştirilen davanın davacılarının annesi olan ... isminde bir çocuğu daha olduğu, ...'ın Bozova 1932 doğumlu olup, 19.07.2005 tarihinde öldüğü, nüfusa tescil tarihinin 28.03.1989 olduğu dolayısıyla kadastro çalışmalarının yapıldığı tarih itibariyle nüfus kayıtlarında kök muris Hüsiyin'in çocuğu olarak gözükmediği, kadastro tespiti yapılırken de mirasçı olarak kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Bu şekilde ortaya çıkan ketm-i verese olgusunun veraset ilamına, nüfus kayıtlarına ya da tespit bilirkişilerinin beyanlarına dayandırılması sonucu değiştirmeyecektir.



"Ketm" kelimesi, sözlük manasıyla genel olarak bir sözü, bir haberi, bir sırrı saklama, gizli tutma anlamında kullanılmaktadır. "Ketm-i verese" ise, gerçek mirasçı sıfatına sahip olduğu halde bir kimsenin bu sıfatı gizlenerek, yok sayılarak mirasın intikalinin ve paylaşılmasının sağlanmasıdır.



Mahkemece, tesis kadastrosunun kesinleşme tarihinin 05.08.1975, dava tarihinin ise 20.11.2018 olduğu, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dairemizin yerleşik uygulamasına göre ketm-i verese hukuki nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinin uygulama olanağı bulunmamaktadır. Zira ketm-i verese olgusunun kadastro öncesi nedeni değil, kadastro tespitiyle ortaya çıkan bir durumu ifade ettiği, mirasçıların, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kazandıkları kabul edilmektedir.



Hal böyle olunca; kök muris ...'in kadastro sırasında ketmedilen kızı ...'ın çocuklarını da mirasçıları olarak gösteren veraset ilamı dosyada bulunmakla birlikte, gerekirse davacılara hasımlı veraset ilamı almaları için imkan tanınması, birleştirilen davanın davacılarının murisleri ...'ın kök muris ...'in mirasçısı olduğu belirlendiğinde işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmaksızın hatalı değerlendirme ile hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle yazılı olduğu üzere birleştirilen davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyorum.

 

31 Ocak 2024 Çarşamba
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.