T.C.

YARGITAY

20. HUKUK DAİRESİ

2016/8766 E.  ,  2017/1912 K.



"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20/12/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile Hazine vekili Av. ...ile diğer taraftan davacılar ... ve arkadaşları vekili Av. ... ile ... ve arkadaşları vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü: 


K A R A R 

Davacılar ... ve arkadaşları vekilleri tarafından, 2011/220 sayılı dosyada verilen 04.05.2011, birleşen 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/240 sayılı dosyasına verilen 04.07.2011 tarihli dilekçelerle özetle, ... ili,... ilçesi ... (...) mahallesi, 6 parsel sayılı taşınmazın 06/04/1951 tarihinde yapılan kadastro tespiti sonucunda 21.860 m2 yüzölçümlü olarak davacılar murisleri... ve hissedarları adına tespit ve tescil edildiği, murisin vefatı sonucu davacılara intikal ettiği ve bu miktar üzerinden 17.07.1998 tarihinde davalı ...'a satıldığı, daha sonra yüzölçümünde hata bulunduğu iddiası ile Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince 29.03.2006 tarihinde dava konusu parselin yüzölçümünün 27.603 m2 olarak ... Kadastro Müdürlüğünce düzeltildiği ve tapuya bu miktar üzerinden tescil edildiği, düzeltme sonucu oluşan 5.743 m2 fazlalık nedeniyle davacılara alıcı ... tarafından bir ödeme yapılmadığı, davalının sebepsiz olarak zenginleştiği, 6 parsel sayılı taşınmazın sonradan imar görmesi nedeniyle 28492 ada 1 parsel, 28495 ada 1 parsel, 28496 ada 1 parsel, 28497 ada 1 parsel ve 29015 ada 1 parsel nolu taşınmazlara ifraz edildiği belirtilerek, şimdilik 15.000 TL; birleşen dosyada 10.000 TL zararın, zarar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'tan tahsili isteğinde bulunmuşlar, aynı davacılar birleşen 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/115 sayılı dosyasında Hazine aleyhine verdikleri 04.03.2013 tarihli dilekçe ile TMK'nın 1007. madde nedeniyle uğranılan zararın rayiç değer üzerinden ödenmesine karar verilmesini istemişler, davalar birleştirildikten sonra, 27.10.2015 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile davalı ... aleyhine açtıkları davalar yönünden tazminat miktarını 704.265,74.- TL ve birleşen dava için 755.919,50.- TL olarak; Hazine aleyhine açılan davada ise 1.079.885.- TL olarak değiştirmişler, düzeltmenin yapıldığı 29.03.2006 tarihinden itibaren de faiz yürütülmesini istemişlerdir.


Mahkemece, asıl davanın kabulüne, 755.919,50.-TL alacağın 15.000,00.-TL'ne dava tarihinden; 740.919,50.- TL'ne ıslah tarihi olan 27/10/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince yasal faiz işletilmesine, toplam 755.919,50.- TL davacı 
alacağının 32.308,50.-TL'nin davacı ..., 148.512,00.-TL'nin ..., 19.386,50'er TL'nin ..., ... ve ...'e, 129.237,50'şer TL'nin ..., ... ve ...'e, 64.613,50'er TL'nin ... ve ...'a ödenmesine, 


Birleşen ... 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/115 sayılı davasının kabulü ile; davalı Hazinenin sebebiyet verdiği zararın 1.079.885,00.- TL olduğunun tespiti ile bu zararın 755.919,50.- TL'den davalı ... İnançla birlikte müştereken ve müteselsilen, tekerrüre sebebiyet verilmeksizin tahsil edilerek, ıslah tarihi olan 27/10/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle 46.155,00.- TL'nin ...'e, 212.160,00.-TL'nin ...'e, 27.695,00'er TL'nin ..., ..., ve ...'e, 184.625,00' er TL'sinin ..., ... ve ...'e, 92.305,00'er TL'nin ... ve ...'a ödenmesine, 


1.079.885,00.-TL alacağın 323.965,50.-TL'den ise sadece Hazinenin sorumlu tutulmasına, 


Birleşen ... 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/240 sayılı davasının kabulüne, 704.265,74.- TL alacağın 10.000,00.- TL'sine birleşen dava tarihi olan 04/07/2011 tarihinden; 694.265,74.- TL'sine de ıslah tarihi olan 27/10/2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak, davalı ...tan tahsili ile 769,23.- TL'sinin...'a, 100.502,50'er TL'sinin ..., ..., ... ve ...'a, 75.376,00 TL'sinin Şaziye Alpaslan'a, 32.301,50'er TL'sinin ..., ..., ... ve ...'ye ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.


Asıl dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak ve birleşen davada açılan dava ise Hazine aleyhine TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Davacılar, murislerinin pay sahibi olduğu 6 parselin davalıya satılmasından sonra, 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme ve yüzölçüm artışı nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiği iddiasıyla, sebepsiz zenginleşme bedelinin davalıdan; bu değerle rayiç değer arasındaki farkın da Hazineden tahsili talebiyle dava açmıştır.
Öncelikle sebepsiz zenginleşme konusundaki davaların temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları da gözönünde bulundurulduğunda (örnek:2009/240-3873, 2009/6304-8937) 2007 yılında Kadastro Kanununun 41.maddesi gereğince yapılan düzeltme sonucu taşınmazın yüzölçümünün 8000 m2'den 14.932 m2'ye çıkmış olmasına göre, davalı tarafın aradaki fark kadar 526 parsel sayılı taşınmaz malikleri aleyhine sebepsiz zenginleştiği ortadadır.


Ne var ki; 22.02.1991 gün, 1990/1E-1991/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi; iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade isteminde bulunabilmek için bir tarafın malvarlığının diğer tarafın mal varlığı aleyhine çoğalması gerekir.
Somut olayda, davacıların fakirleşmesi, buna karşılık davalıların ise zenginleşmesi; taşınmazın aynının davacılara devir (iade) imkanının ortadan kalktığı tarihte; yani, tapuda satış işlemi yaptığı tarihte gerçekleşmiştir.


Mahkemece yapılacak iş; (dava konusu) taşınmazın, davalılar murisine satıldığı tarihteki (17.07.1998) rayiç bedeli üzerinden yapılacak hesaplama neticesinde; davacıların hisselerine isabet eden alacak miktarının hüküm altına alınmasından ibaret olmalı, Hazine yönünden de mükerrer ödemeye sebep olunmamalıdır.


Ancak, mahkemece alınan bir asıl ve çok sayıda ek raporun incelenmesinde hesaplama yöntemi ve tarihleri bakımından çelişkiler bulunduğu gözlenmiş ve yukarıda açıklanan yönteme göre hesaplama yapılıp yapılmadığı anlaşılamamıştır.


Kabule göre de; hüküm fıkrasının 1. bendinde asıl dava yönünden hesaplanan bedelin kimden tahsil edileceği açıklanmamış, 2. bendinde ise "1.079.885,00 TL zararın 755.919,50 TL sinden Hazinenin davalı ... ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, tekerrüre sebebiyet verilmeksizin tahsili, 323.965.50 TL sinden ise tek başına sorumlu olduğu" şeklinde karışıklığa neden olacak hüküm oluşturulmuş olup, aslında mükerrer ödemeye sebep olacak biçimde hüküm kurulmuş olduğundan hüküm fıkrası, "hükmün kapsamı" başlıklı HMK.nun 297. maddesinin (c) bendine uygun olmayıp, infaza da elverişli değildir.


O halde; mahkemece yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla, yukarıda açıklanan içtihadı birleştirme kararı ve Yargıtay kararları doğrultusunda rapor alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı gerçek kişi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1350,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı gerçek kişi ve Hazineye verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/03/2017 günü oybirliği ile karar verildi. Başkan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

5 Şubat 2018 Pazartesi
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.