T.C
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2017/260 
KARAR NO:2017/112 
KARAR TARİHİ:17.01.2017


Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 17/01/2017 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; davalı vekili .geldi. Davacı ... ve vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli
saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

KARAR

Dava, erken tahliye nedeniyle cezai şart alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. 

Mahkemece istemin reddine hükmedilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket ile müvekkili arasında 01.01.2012 tarihli kira sözleşmesinin düzenlendiğini, davalının 04.03.2015 tarihli ihtarnamesi ile kira sözleşmesini feshettiğini, kira sözleşmesinin 4/3 maddesinde “Kiracı kira süresi içinde mecuru tahliye ve terkettiği takdirde kira döneminin kalan aylarına ilişkin kira bedelinden sorumlu olacaktır.” düzenlemesi olduğunu, davalının sözleşme süresi devam ederken kiralananı tahliye ve terk etmesinin kira sözleşmesine aykırı olduğunu, davalı hakkında cezai şart bedelinin tahsili için yapılan takibe davalının itiraz ettiğini, belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. 

Davalı vekili ise; sözleşmenin davalı şirketin mali olarak zor durumda olması nedeniyle feshedildiğini, sözleşmenin 4/3 maddesindeki düzenlemenin tazminat niteliğinde olduğundan ve taşınmazın tahliyeden hemen sonra yeniden kiralandığından davacının herhangi bir zararının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. 

Mahkemece; tarafların anlaşarak taşınmazın tahliye edildiği ve tahliyeden sonra da taşınmazın hemen kiraya verildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 

Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.01.2012 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede aylık kira parası ilk yıl için net 14.000 TL olarak belirlenmiştir. Sözleşmenin özel şartlar bölümü 4/3 maddesinde, kiracının beş yıldan önce kira kontratını sona erdirmesi halinde geri kalan ayların kirasını ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar.

Davalı kiracıya sözleşme ile kiracılık süreci içinde tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetme hakkı tanınmamasına karşılık, davalı kiracı, ekonomik koşullarını gerekçe göstererek 04.03.2015 keşide tarihli feshi ihbar ihtarnamesi ile sözleşmenin 3 ay sonra feshedileceğini bildirmiş ve kiralananın anahtarını 07.05.2015 tarihli tutanakla davacıya teslim etmiştir. 


Davacı da açmış olduğu işbu dava ile, cezai şart olarak sözleşme gereği kira dönemi sonuna kadar olan aylar kirasının tahsilini istemiştir. Sözleşme hukukuna egemen olan sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa) ilkesi, hukukumuzda da kabul edilmiştir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar sözleşme süresi ile bağlı olup kural olarak akdin süresinden önce feshi mümkün değildir. Aksi durumda haklı bir neden olmaksızın sözleşmeyi fesheden tarafın, karşı tarafın zararını tazmin etme yükümlülüğü doğar. Ancak sözleşmede kiracı lehine erken fesih hakkı tanınabilir. Bu durumda feshin sözleşmede kararlaştırılan koşullara uygun olması gerekir. 

Somut olayda taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kiracıya herhangi bir bedel veya tazminat ödemeksizin erken fesih hakkı tanınmamıştır. Kira süresi bitiminden önce kiralananı erken tahliye eden kiracı şirket sözleşmenin 4/3 maddesi gereğince kira süresi sonuna kadar tüm kiraları ödemekle yükümlüdür. Taraflar arasında düzenlenen 07.05.2015 tarihli tahliye protokolünde; davacı kiraya veren, sözleşmenin 4/3 maddesi kapsamındaki alacaklarını saklı tutmuş olup, davacı tarafından anahtarın teslim alınması da cezai şart talebinden vazgeçildiği şeklinde yorumlanamaz. Bu sebeple mahkemece sözleşmenin 4/3 maddesi hükmüne göre kiracının cezai şart olarak sözleşme süresi sonuna kadar olan kira bedelinden sorumlu olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 1.480 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/I maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.01.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi. 

21 Kasım 2017 Salı
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.