7. Hukuk Dairesi         2021/7670 E.  ,  2021/3854 K.


"İçtihat Metni"

7. Hukuk Dairesi


MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.06.2016 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.02.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 24.06.2021 tarih, 2019/472 Esas ve 2021/4320 Karar sayılı ilamı ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının kaldırılmasına; yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bu ilamına karşı davacı vekili 15.9.2021 tarihli dilekçesi ile bozma kararında yapıldığını iddia ettiği maddi hatanın düzeltilmesini istemiştir. Dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin elbirliği halinde mülkiyete tabi payının bulunduğu 6454 ada 7 parsel sayılı taşınmazda, dava dışı Hazine adına kayıtlı 14487/34963 payın 2013 yılında yapılan imar uygulaması sonucu Milli Emlak Müdürlüğü tarafından yayınlanan genelge ile dava dışı DSİ Genel Müdürlüğüne devredildiğini, DSİ tarafından bu payın 22.7.2014 tarihinde ihaleye çıkarıldığını ve yapılan ihale sonucunda 47.315,70TL bedelle davalıya satıldığını, 02.09.2014 tarihinde de tapuda davalı adına tescil edildiğini, ancak müvekkiline satışla ilgili noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek, anılan taşınmazda davalı adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
II.CEVAP
Davalı vekili, dava konusu payın, dava dışı önceki maliki DSİ Genel Müdürlüğü tarafından 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında ihaleye çıkarıldığını ve yapılan açık artırma sonucunda müvekkilince satın alındığını, bu nedenle müvekkiline karşı önalım hakkının ileri sürülemeyeceğini, ayrıca ihalenin ilan edilmiş olup davacının satıştan haberdar olduğunu, buna rağmen üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçe gösterilerek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2.Gerekçe
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 24.6.2021 tarih 2019/472 Esas ve 2021/4320 sayılı Kararında, dava konusu 6454 ada 7 parsel sayılı taşınmazın dosya içerisinde mevcut tapu kaydının incelenmesinde, davacı ...'in taşınmazdaki 20476/34963 paya dava dışı Hatice Bilgiç ve ... ile birlikte elbirliği halinde malik olduğunun anlaşıldığı açıklanmıştır. Daire, mahkemece davacının önalım hakkını kullanmasında dayanağı olan bu payın diğer elbirliği ortakları olan Hatice Bilgiç ve ...'un da davaya dahil edilmek suretiyle muvafakatlerinin alınması; ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa, terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere davacıya uygun bir süre verilmesi ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
VI. KARAR DÜZELTME
1.Karar Düzeltme Talebinde Bulunanlar
Davacı vekili bozma kararında yapıldığını iddia ettiği hatanın düzeltilmesini istemiştir.
2.Karar Düzeltme Nedenleri
Davacı vekili, dava konusu taşınmazda elbirliği mülkiyetinin 04.09.2018 tarih ve 32671 yevmiye ile sonlanarak paylı mülkiyete geçildiğini, ...'un da taşınmazdaki payını dava dışı Mustafa Bayar'a 28.08.2020 tarih ve 39279 yevmiye ile sattığını, taşınmazda miras şirketi sona erdiğinden yerel mahkemece bozma kararı gerekçesi gereği işlem yapma imkanı kalmadığını ileri sürmüştür.
3. Gerekçe
3.1. Yargıtay kararlarında, şeklî anlamda kesinleşen kararlara yönelik açık maddi hatanın varlığı gerekçe gösterilerek müdahale edilmesinde iki temel noktaya vurgu yapılmıştır: Buna göre Yargıtayca verilen kararın (onama/bozma) hukuki değerlendirme veya delil takdiri dışında tamamen maddi olgulara yönelik olarak ilk bakışta açık ve belirgin olarak anlaşılabilmesi, ayrıca bu hatanın yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen yanlışlıklar içermesi gerekmektedir. Bu durumda karşı taraf lehine usule ilişkin kazanılmış hak doğmayacak, bu tür açık hatalarda maddi gerçek gözardı edilemeyecek ve karara müdahale edilebilecektir. Ancak Yargıtay bu şekilde yapılacak müdahalenin de sınırını belirlemiştir. Maddi hata denetimi altında delillerin değerlendirilmesi ve hukuki nitelendirilmede hata yapıldığı gerekçesiyle kesinleşmiş olan mahkeme kararına müdahale edilmesi mümkün değildir. (AYM, Esas, 2018/10018, Başvuru No: 2018/9, 27/10/2021, § 69) (bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6/11/2018 tarihli ve Esas, 2016/22-388, Karar 2018/1607 sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02/07/2003 tarihli ve 2003/21-425 Esas, 2003/441 Karar sayılı ilamı)
3.2. Bu yönüyle şeklî anlamda kesinleşen ve maddi anlamda da kesin hüküm gücüne ulaşan kararla ilgili yeniden delil değerlendirmesi yapılmak suretiyle maddi hata denetimi adı altında davanın tekrar kanun yolu denetimine tabi tutulması ve bu suretle kesin hükmün ortadan kaldırılması mümkün değildir. Bu durum kesin hükmün otoritesini ortadan kaldıran ve kanunda olmayan bir yasa yolunun ihdası anlamına gelmektedir. (AYM, E.2018/10018, Başvuru No.2018/9, 27/10/2021, § 70
3.3. Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında davacılar vekilinin karar düzeltme talebi maddi hata düzeltim istemi olarak kabul edilmemiştir.
3.4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi uyarınca; bölge adliye mahkemelerinin Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlük teki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı; bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454'üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı belirtilmiştir.
3.5. Bölge adliye mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlayacağı 29525 sayılı Resmi Gazete'de ilan edildiğinden, bu tarihten sonra verilen kararlar hakkında 6100 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanacaktır. 6100 sayılı Kanunun 341 ila 381. maddelerinde istinaf, temyiz ve yargılamanın iadesi kanun yollarına yer verilmiş, 1086 sayılı HUMK'nun döneminde tanınmış olan karar düzeltme yoluna yer verilmemiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizi üzerine Dairemizce verilen kararlar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığından bu yöndeki dilekçenin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili tarafından verilen karar düzeltme istemini içeren dilekçenin REDDİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 13.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 

20 Temmuz 2023 Perşembe
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.