7. Hukuk Dairesi         2021/1368 E.  ,  2022/2033 K.


"İçtihat Metni"

7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
...


Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.02.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.09.2019 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.03.2022 günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan gelen olmadı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının paydaşı olduğu 14036 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6 parsellerde kayıtlı taşınmazlarda ... 'in 1/5 payını davalılara 26.11.2013 tarihinde 750.000.00 TL bedelle sattığını, ancak tapuda satış bedelinin önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı payların tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından akitte gösterilen bedel üzerinden önalım davasının kabulüne karar verilmesi üzerine, Dairemizin 05.11.2015 tarih ve 2016/2344 Esas, 2016/8079 Karar sayılı ilamı ile "..verilen kararın sair temyiz itirazları yönünden reddine, davacı, satış bedeli resmi akitte 1.500.000,00 TL olarak gösterilse de, dava konusu payın değerinin 750.000,00 TL olduğunu iddia ederek dava dilekçesini bu değer üzerinden harçlandırmış ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından resmi akitte gösterilen satış bedeli ile tapu harç ve masrafları toplamı depo ettirilerek davanın kabülüne karar verilmiştir. Bu durumda iddia olunan bedel ile mahkemenin kabul ettiği önalım bedeli arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdiri ile yargılama giderinin bu orana göre paylaştırılması gerekirken satış bedelinin tamamı üzerinden davacı yararına vekalet ücreti takdir olunarak yargılama giderlerinin tümünün davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir" gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulması üzerine "davaya konu taşınmazlarla ilgili ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi yönünden hüküm kesinleşmekle bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi üzerine Dairemizin 24.09.2018 tarih ve 2018/1417 Esas, 2018/5870 Karar sayılı ilamı ile bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerektiği belirtilerek, mahkemece hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle "aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili duruşmalı olarak temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş; reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
HMK'nin 326. maddesinde; "Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir." Hükmü yer almaktadır.
Ancak HMK 326. maddesindeki düzenleme yargılama harçları için uygulanmaz. Çünkü davanın reddi hariç harç daima davalıya yüklenir.
Somut olayda, yerel mahkemede davacının bedelde muvazaa iddiası kabul görmemiş ise de talebi gibi tapu iptali ve tescile karar verildiğine göre, karar ve ilam harcının tümünün davalıdan alınmasına karar verilmesi gerekirken davacının da sorumlu tutulması doğru görülmemiştir. Ayrıca davacı tarafından yatırılan önalım bedelinin karar kesinleştiğinde davalılara ödenmesine karar verilmemesi doğru görülmemiş ise de; bu hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) no'lu bentte açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun 2. paragrafından sonra gelmek üzere "Karar kesinleştiğinde davacı tarafından yatırılan 1.530,000,00 TL önalım bedelinden 765.000,00 TL'nin davalı ...'e, 765.000,00 TL'nin davalı ...'e ödenmesine," cümlesinin eklenmesine, hüküm sonucunun 3. ve 4. paragrafı hükümden çıkartılarak yerine "Alınması gerekli 104.514,30 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafça yatırılan 25.616,25 TL peşin harç düşüldükten sonra geriye kalan 78.898,05 TL bakiye karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına" cümlesinin eklenmesine, hüküm sonucunun 5. paragrafında yer alan "909,85 TL'sinin" kelimesinden sonra gelmek üzere "ve davacı tarafından yatırılan 25.616,25 TL peşin harcın" kelimelerinin eklenmesine ve hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

20 Temmuz 2023 Perşembe
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.