5. Hukuk Dairesi         2022/400 E.  ,  2022/15553 K.


"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekilince istenilmiş olmakla, duruşma için belirlenen 08.11.2022 günü temyiz eden davacılar vekili ve aleyhine temyiz olunan davalı Hazine vekilinin yüzüne karşı, usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediğinden ihbar olunanların yokluğunda duruşmaya başlanarak gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

- K A R A R -

Dava, veraset ilamına dayanılarak gerçekleştirilen taşınmaz satış işleminden doğan zararın, TMK'nın 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı Hazine vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-3 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair verilen karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada buluana kanıt ve belgere göre ;davacılar murisi...'ın 24.01.2002 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak...'i bıraktığı, Lütfiye'nin ise 29.12.2009 tarihinde öldüğü, yaptığı vasiyetname ile kardeşi ..., kardeşinin karısı ... ve kardeşinin kızı olan ...'i mirasçı olarak bıraktığı, İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.02.2012 tarih ve 2012/3 Esas, 2012/943 Karar sayılı kararı ile...'ın mirasının 4 pay kabul edilerek, 2 payının davacılar ...'e bir payının ...'e, bir payının da ...'e aidiyetine karar verildiği, diğer taraftan muris...'ın ... ve ...'nın annesi... ile 05.01.1995 tarihinde evlendiği ve akabinde...'nın eski eşinden olan çocukları...'yı 03.11.1995 tarih 59107 yevmiyeli evlat edinme sözleşmesi ile evlat edindiği, ancak bu evlat edinme işleminin nüfusa tescil edilmediği, daha sonra muris ile ...'in 02.11.1998 tarihinde boşandıkları, İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.10.1998 tarihli 1998/845 Esas, 774 Karar sayılı ilamı ile evlatlık işleminin iptal edildiği, ancak bu kararın da nüfusa tescil edilmediği, bütün bu hususlar bilinmesine rağmen murisin vefatından sonra murisin mal varlığından faydalanmak için nüfusa tescil ettirilerek İzmir 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.07.2002 tarihli 2002/921 Esas, 883 Karar sayılı kararı ile sahte veraset ilamı aldıkları, sahte belgeler ile kendilerini mirasçı gösteren Berna ve ... tarafından İzmir İli, Konak İlçesi, Alsancak Mahallesi, 1171 ada, 3 parsel, 70/2576 arsa paylı 20 No.lu bağımsız bölümün satışı ...'ye, İzmir İli, Konak İlçesi, Kültür Mahallesi, 184 pafta, 1173 ada, 2 parsel, 10/670 arsa paylı zemin kat 25 (35) bağımsız bölümün satışı...'e, İzmir İli, Çeşme İlçesi, Ilıca Mahallesi, 4129 sayfa, 38 cilt, 5715 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın 1/2 arsa paylı 2 No.lu dubleks meskenin satışı ...'ye yapıldığı, bu kişilere karşı açılan davaların, kötü niyet ispatlanamadığından reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar İzmir Bölge Adliye Mahkemesince; ilk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak; dava konusu taşınmazların üçüncü kişilere devredildiği 2002 yılından dava tarihi olan 14.01.2015 tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinden bahisle davanın usulden reddine ilişkin karar verilmiş ise de;
Türk Medeni Kanunu'nun 1007 nci maddesinde öngörülen sorumluluk kusursuz sorumluluk olup, Hazine'nin sorumlu tutulabilmesi bakımından;
a)Tapu sicilinin tutulmasından dolayı bir zararın doğmuş bulunması,
b)Memurun hukuka aykırı eyleminin olması,
c)Zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması, yani illiyet bağının kesilmemiş olması koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu koşullara göre, davacının iddia ettiği zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklandığını kesinlikle söylemek olanaksızdır. Zira, Türk Medeni Kanunu'nun 1007 nci maddesinde yazılı mesuliyet Devletin bu işte çalıştırdığı memurların hata yapmaması hususunda ihtimam ve nezaret göstermesi vecibesine istinat eder. Oysa, somut olayda, tazminat isteğinin dayandırıldığı hukuki sebep sicilin ta baştan itibaren oluşturulmasına ilişkin işlemlere ait olmayıp sonradan meydana gelen sebebe bağlı olduğu ve sonradan doğan duruma göre de sicilin tutulmasıyla ilgili olarak tapuda görevli memurların yaptığı hukuka aykırı bir işlemin varlığından da bahsedilemez. Öyleyse iddia edilen zararın tapu sicilinin tutulmasından doğmadığı aksine mahkemece verilen ve verildiği tarihte geçerli olan bir veraset ilamına göre yapılan işlem yapılmasına rağmen aynı murise ait daha sonra başka mahkemece verilen ve ilk veraset ilamını geçersiz kılan ikinci bir veraset ilamı ile ilk verasetin geçersiz olduğunun anlaşılması üzerine zararın doğduğu tartışmasızdır. Bu durumda tapu memurlarının hukuka aykırı bir eylemi olmadığına göre TMK'nın 1007 nci maddesinde düzenlenen kusursuz sorumluluğun şartlarının somut olayda gerçekleşmediği hususu gözetilerek davanın reddi yerine yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddi;
Doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2020/224 Esas, 2021/2444 Karar sayılı ilamının 1 No.lu bendinde (Zamanaşımı nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,) ilişkin bendin tümüyle çıkartılmasına, yerine (Davanın Reddine) ibaresinin yazılmasına,
Hükmün böylece HMK'nın 370/2 nci maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HMK'nın 373/1 inci maddesi uyarınca kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 08.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

16 Temmuz 2023 Pazar
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.