22. Hukuk Dairesi 2015/27499 E. , 2018/6604 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili; davacının kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-İşçinin ödenmeyen işçilik hakları sebebiyle iş sözleşmesini haklı olarak feshedip feshetmediği konusu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32. maddesinin dördüncü fıkrasında, ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. 5953 sayılı Basın İş Kanunu'nun 14. maddesinin aksine, 4857 sayılı Yasada ücretin peşin ödeneceği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sora ödenmelidir. Ücreti ödenmeyen işçinin, bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür. 1475 sayılı Yasa döneminde, toplu olarak hareket etmemek ve kanun dışı grev kapsamında sayılmamak kaydıyla Borçlar Kanununun 81 inci maddesi uyarınca ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini ifa etmekten, yani çalışmaktan kaçınabileceği kabul edilmekteydi. 4857 sayılı İş Kanununda ise ücret daha fazla güvence altına alınmış ve işçi ücretinin yirmi gün içinde ödenmemesi durumunda, işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği açıkça düzenlenmiş, toplu bir nitelik kazanması halinde dahi bunun kanun dışı grev sayılamayacağı kurala bağlanmıştır. Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da bulunmaktadır. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir. Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanması gerekir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24. maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi durumunda da işçinin haklı fesih imkânı bulunmaktadır. İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ödenememiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. İşçinin, ücretinin bir kısmını Yasanın 33. maddesinde öngörülen ücret garanti fonundan alabilecek olması da işçinin fesih hakkını ortadan kaldırmaz. Bireysel veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan aynî yardımların yerine getirilmemesi de (erzak ve kömür yardımı gibi) bu madde kapsamında değerlendirilmeli ve işçinin "haklı fesih" hakkı bulunduğu kabul edilmelidir. İşçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi, sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir durum olsa da Dairemizin 1475 sayılı Yasa döneminde istikrar kazanmış olan görüşü, 4857 sayılı İş Kanunu döneminde de devam etmekte olup, sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkânı vardır . Somut uyuşmazlıkta, mahkemece, iş akdi 31.05.2009 tarihinde feshedilmesine karşın 07.03.2014 yılında dava açılması, fesihten 1 gün sonrasında kira kontratı yapılarak kuruyemiş dükkanı açılması, davalı tanıklarının davacının kendi isteği ile istifa ettiğini belirtmesi, davacının boşa atılan imzalı senetler nedeniyle dava açmaya çekindiği savunması var ise de, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ortada takibe konulan bir senet olmaması nedeniyle takipsizlik kararı verilmesi nedenleri ile işçinin kendi isteği ile istifa ettiği ve kıdem tazminatına hak kazanmadığı kabul edilmiştir. Ne var ki, mahkemece varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir. Davacı son 6 ay için elden ödenen ücretin ödenmediği iddiasının yanı sıra diğer işçilik alacaklarının da ödenmediğini öne sürerek iş akdine 31.05.2009 tarihinde haklı olarak sözlü şekilde son verdiğini öne sürmüştür. Davacı, dar anlamda ücret alacağı bulunduğunu yöntemince ispatlayamamış ise de, davacının dava dilekçesinde talep edilen miktar dışında zamanaşımına uğramış olsa bile ödenmemiş fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Davacının fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı fesih imkanı bulunmakta olup,zamanaşımı süresi içerisinde her daim dava açma imkanı bulunan davacının fesihten hemen sonra dava açmamış olmasının ya da fesihten hemen sonra başka bir işte çalışmasının feshin haklılığına etkisi olmadığı anlaşıldığından, davacının iş akdine haklı nedenle son verdiğinin kabulü ile kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile talebin reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, 14.03.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.