Bilindiiği üzere kıyılar, 1982 Anayasasının 43/1. Maddesine göre Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, bu yerlerin özel mülkiyete konu olma imkanı yoktur.

 

Yine 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun kıyılar ile ilgili genel esasları belirleyen 5. maddesinde de Anayasaya paralel olacak şekilde düzenleme yapıldığı, bu meyanda  kıyıların, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu ve buralardan herkesin eşit ve serbest olarak yararlanma hakkının bulunduğu bildirilmiştir.

 

Hal böyle iken taşınmaz malikinin gerek satış yolu ile ve gerekse kadastro tespiti ya da mirasen intikal sureti ile edinmiş olduğu taşınmazın, edinim tarihinden sonraki bir süreçte kıyı kenar çizgisi içinde kalmasından dolayı tapusunun bedelsiz olarak iptali ve sicilden terkinine karar verilmesi söz konusu olabilmektedir.

 

Öte yandan kıyı kenar çizgisi içerisinde  kalan taşınmazın tapu kaydı iptal edilmemekle beraber, ilgili idarece bu hususa ilişkin şerhin tapunun beyanlar hanesine düşüldüğü durumlar da olabilmektedir.

 

Böylesi bir durumda gerek AİHM ve gerekse Yargıtay içtihatları kapsamında, mülkiyet hakkına orantısız müdahalede bulunulan taşınmaz malikinin taşınmaz bedeline yönelik tazminat davası açabileceği kabul edilmektedir.

 

Konu ile ilgili güncel Yargıtay kararı sitemizin "Güncel İçtihatlar- Yargıtay kararları" bölümünde yer almaktadır. 

 

Av.Musa ADIYAMAN

19 Eylül 2017 Salı
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.