Ülkemiz kadastro uygulamasında, ilk defa tespit ve tapuda tescile tabi tutulan bir taşınmazın, sonradan yüzölçümünün 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca yapılan kadastro uygulaması ile azalması söz konusu olabilmektedir.
Böyle bir durumda tapu kaydına güvenen malikin, sonradan yapılan kadastro işlemi ile taşınmazının yüzölçümünün azalması halinde zarara uğraması söz konusu olduğundan, oluşan zararlarının tazminini talep edebileceği açıktır.
Nitekim Yargıtay, m2 de azalma olarak yansıyan zararın kadastro işlemlerinden kaynaklandığı ve bu nedenle malikin uğradığı zararın TMK.'nın 1007. maddesi kapsamında tazmini gerektiğini içtihat etmektedir.
Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı tazminat davası olarak nitelendirilen iş bu davaların, zararın doğduğu tarihten itibaren 10 yıllık süre içerinde açılması gerekmektedir.
21 Eylül 2017 Perşembe