Türk Medeni Kanununun 705. Maddesinde taşınmaz mülkiyetinin ne şekilde kazanılabileceği düzenlenmiştir. Buna göre "Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır."
Hal böyle iken Anayasa Mahkemesince iptal incelemesine tabi tutulan 4721 sayılı Kanunun 713/2. Maddesinde ise "Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." şeklinde düzenleme yapılmış idi.
TMK.' nın 713/2 maddesinde yer alan "yirmi yıl önce ölmüş" ibaresi uyarınca, tapu sicilinden malikinin kim olduğu anlaşılmakla birlikte yirmi yıl önce ölmüş bir kimse adına kayıtlı taşınmazın tamamını veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasını davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişinin, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebileceği öngörülmekte idi.
Bu madde de yer alan " ölmüş " kelimesinin Anayasaya aykırı olması sebebiyle iptaline karar veren yüksek mahkeme, iş bu kararı ile, tapulu bir taşınmazın malikinin vefat etmiş olması halinde, bu taşınmazın tamamının ya da bir kısmının zilyetlik yolu ile kazanılamayacağına vurgu yapmıştır.
Anayasa mahkemesinin gerekçesi irdelendiğinde özet olarak; tapuya kayıtlı bir taşınmazın tamamı, bir payı veya bölünebilir bir parçasının olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilebilmesinin mümkün olmadığı, bu bağlamda tapuya kayıtlı bir taşınmazın malikinin ölmesi halinde, bu taşınmazın yeni sahibinin ölenin mirasçıları olduğu, zira mirasçıların mezkûr taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını miras bırakanın ölümü ile birlikte kanun gereğince tescile gerek kalmadan kazandıkları, mülkiyet hakkının "zaman ötesi" niteliği gereğince zamanaşımına uğramayacağı, bu nedenle, Medenî Kanun tarafından bir taşınmaz malikinin mirasçılarına tanınmış olan hakların, hak sahiplerince yirmi yıl boyunca kullanılmaması, o kimselerin taşınmazla aralarındaki ilişkiyi fiilen kestiğini göstermiş olsa bile, o taşınmazla aralarındaki hukuksal ilişkinin sona erdiği anlamına gelmediği, zira mirasçıların devam eden mülkiyet hakkının, taşınmazı fiilen kullanma hakkını içerdiği gibi kullanmama hakkını da içerdiği, mülkiyet hakkının mutlaklığı ve tapu sicilinin aleniyeti karşısında, zilyedin mirasçılara ait olan mülkiyet hakkını tanımayarak, tek yanlı olarak ortadan kaldırmasına olanak tanınmasının mülkiyet hakkını ortadan kaldırdığı gibi, kazanılmış hak ve hukuki güvenlik ilkelerini de ihlal ettiğine dair tespitlerin yapıldığı görülmektedir.
Söz konusu Anayasa Mahkemesi Kararı, sitemizin "Güncel İçtihatlar- Anayasa Mahkemesi kararları " bölümünde yer almaktadır.
22 Kasım 2017 Çarşamba