T.C.                                                                               

SAKARYA                                                                            

1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

 

ESAS NO    : 2015/

KARAR NO  : 2016/

HAKİM        :

KATİP         :

DAVACILAR :

1- R. T. -Serdivan/ SAKARYA

2- Z. T  -Serdivan/ SAKARYA

3- N. K. -Serdivan/ SAKARYA

4- H. T. - Serdivan/ SAKARYA

VEKİLİ       : Av. MUSA ADIYAMAN - Yenidoğan Mah. Fabrika Cad. 796.Sk.N:3 Adapazarı/Sakarya Merkez/ SAKARYA

DAVALI       : SAKARYA DEFTERDARLIĞI -    Adapazarı/ SAKARYA

VEKİLİ        :  

DAVA : MADDİ TAZMİNAT

DAVA TARİHİ      : 05/08/2015

KARAR TARİHİ    : 22/06/2016

KARAR YAZIM TARİHİ  : 28/06/2016

 

Mahkememizde görülmekte bulunan Maddi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Davacılar vekili mahkemeye verdiği dava dilekçesinde; müvekkilleri adına tapuda kayıtlı bulunan Sakarya ili, Serdivan ilçesi, Meşeli köyü, G 24-a-20-c pafta ve 124 parsel numarasında kain 16250 m2 yüzölçümlü taşınmazın kaydına iş bu taşınmazın 1393607 m2'lik kısmının kesinleşmiş orman kadastrosu ile orman sınırları içerisinde kaldığından bahisle 15/08/1996 gün ve 2824 yevmiye no ile orman şerhi konulduğunu, oysaki mezkur taşınmaz  yörede yapılan genel arazi kadastrosu sonucunda davacıların murisi olan Hüsmen Topçular adına 26/12/1968 tarihinde tespit ve kayıt gördüğünü, müvekkillerinin murisi taşınmazı uzun yıllar hiçbir sınırlama olmaksızın kullandığını, hal böyle iken Orman Genel Müdürlüğü yapılan tapulama işlemine itiraz etmediği gibi uzun süre suskun kaldığını, davaya konu  taşınmazın da içinde bulunduğu bölgede orman yasasına göre yapılan ve ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile davaya konu taşınmazın 1393607 m2'lik kısmının devlet ormanı sınırları içine alındığını, akabinde ise taşınmazın kaydına ilk olarak 15/08/1996 gün ve 2826 yevmiye ile; daha sonrasında 29/08/2002 gün ve 4809 yevmiye ile orman şerhi konulduğunu, kök murisin vefatı üzerine davaya konu taşınmaz, davacı müvekkillerine 06/02/2013 tarihinde intikal ettiğini, intikalden gelen taşınmazı 2013 yılı başlarında o bölgede yapılacak kamulaştırma işlemleri öncesinde müvekkillerine satmak istediklerinde mülkiyet hakkını kısıtlayıcı satışa engel orman şerhinin varlığından haberdar olduklarını, yapılan araştırmada taşınmazın bir kısmının orman olarak sınırlandırılarak şerh konulduğu, bu sebeple satışının mümkün bulunmadığı, orman alanı olarak sınırlandırılan bölümün ifrazı halinde diğer kısmın satışını yapabileceklerini öğrendiklerini, bunun üzerine Adapazarı Orman İşletme Müdürlüğüne başvurarak ifraz talebinde bulunduklarını, dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosu uyarınca devlet ormanı sınırı içerisinde kalan 1393607 m2'lik bölümün orman niteliği ile Maliye Hazinesi adına 1072 parsel numarası ile; 231393 m2'lik bölümü tarla vasfı ile davacılar adına 1073 parsel numarası ile ifraz edildiğini, ifraz işleminin tamamen taşınmazın 3.kişilere satılmasının önünü açmak için yapılmış idari bir işlem olduğunu, taşınmazın hemen bitişiğinde Devlet Su İşleri tarafından Beşevler göleti projesi yapımı kapsamında kamulaştırma işlemlerinin başlatıldığını, 231393 nm2'lik kısmın tamamı kamulaştırılacak alan içerisinde kaldığını, 1073 parsel numaralı tarla vasfındaki taşınmaz F. D.'ye müvekkillerince satıldığını, orman niteliği ile Maliye Hazinesi adına 1072 parsel numarası ile kayıt ve tescil gören bu taşınmazın mülkiyet hakkından müvekkillerinin bedelsiz olarak vazgeçildiği sonucunu doğurmayacağını, taşınmazın bedelinin tazmini talep ve dava hakkından vazgeçildiğine dair bir ibraname veya feragatnamenin orman idaresine verilmediğini, kısmi dava olarak açmış oldukları iş bu davanın kabulü ile fazlaya ilişkin tüm hak ve taleplerinin saklı kalmak kaydı ile taşınmaz bedeli olarak 6.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş olup, davalı vekili dosyaya sunduğu 14/09/2015 tarihli cevap dilekçesini tekrarla; davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, Orman Genel Müdürlüğüne karşı açılması gerektiğini, 10 yıllık süre içerisinde açılmayan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

Dava konusu taşınmazın tapu kayıtları celp edilmiş, 1072 parsel sayılı taşınmazın 13.93607 m2'lik Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu, 1073 parsel sayılı taşınmazın 2313,93 m2 olup eşit hisse ile davacılar adına kayıtlı olduğu görülmüştür.

 

Bilirkişiler marifetiyle dava konusu taşınmazın keşfi yapılmış, taşınmazın tarla vasfında olup, gelir metoduna göre değerinin 398.292,88 TL olduğu tespit edilmiştir. İtiraz üzerine dosya aynı heyete ek rapor için tevdi edilmiş, düzenlenen 22/05/2016 tarihli raporda; kök raporda herhangi bir değişikliğin bulunmadığı bildirilmiştir.

 

Davalının husumet ve zamanaşımı itirazları yerinde olmadığından 12/01/2016 tarihli celsede reddedilmiştir.

 

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Anayasa Mahkemesi Yargıtay 20. Hukuk Dairesi ve 5. Hukuk Dairesi örnek karar  ve içtihatları doğrultusunda, TMK 1007 madde gereğince; tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davaların maliye hazinesine karşı  açılabileceği,  Tapu Sicil Müdürlüğü ve Orman İdaresine karşı bu davaların açılamayacağı, davalı Hazine'nin zamanaşımı itirazının, Yargıtay 20.Hukuk Dairesi içtihatları uyarınca orman şerhinin kaldırılması yönündeki idareye yapılan başvurunun reddi tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin başlayacağı, davamızdaki uyuşmazlıklar davacının rızaen ifraz işlemi sonucunda 13996,07 m2'lik bölümün orman vasfı ile hazine adına tescil gördüğü, 12/07/2013 tarihinden itibaren 10 yıllık süre geçmediğinden zamanışımı itirazının reddine karar verilip, keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ile belirlenen değerin  davacılara tazminat olarak dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesinin gerektiği ancak davanın 6.000,00 TL için açılıp fazlaya ilişkin hakları saklı tutulduğundan bu miktara hükmedilerek, davacılara ait iken, orman olduğundan bahisle orman niteliği ile hazine adına tescil gören dava konusu taşınmazın TMK 1007 madde gereği dava tarihi itibariyle belirlenen değerinin davacılara hisseleri oranında ödenmesi gerektiğinden davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.

 

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

 

Davanın KABULÜ ile, 6.000,00 TL'nin 05/08/2015 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak eşit hisse ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına,

 

Davalı harçtan muaf olduğundan davacılar tarafından yatırılan 102,47 TL peşin harcın talep halinde davacılara iadesine,

 

Yürürlükteki AAÜT'ne göre hesaplanan 1.800,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,

 

Dosya üzerinden hesaplanan ve davacı tarafından yapılan 50,00 TL tebligat, 27,00 TL müzekkere, 981,30 TL bilirkişi ve keşif ücreti toplamı 1.058,30 TL giderin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,

 

Dair; davacılar vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/06/2016

 

 

 

                      YARGITAY İLAMIDIR;

 

 

                T.C.

            YARGITAY

            20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO       : 2016/11510

KARAR NO   : 2018/4137

 

Y A R G I T A Y   İ L A M I

 

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ            : Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ                    : 22/06/2016

NUMARASI              : 2015/1084-2016/706

DAVACILAR             : R.T. ve Ark. 

DAVALI                   : Hazine

 

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

 

K A R A R

 

Davacılar vekili  dava dilekçesinde; müvekkilleri adına tapuda kayıtlı bulunan Sakarya ili, Serdivan ilçesi, Meşeli köyü, G 24-a-20-c pafta ve 124 parsel numarasında kain 16250 m2 yüzölçümlü taşınmazın yörede yapılan genel arazi kadastrosu sonucunda davacıların murisi olan H. T. adına 26/12/1968 tarihinde tespit ve kayıt gördüğünü, müvekkillerinin murisi taşınmazı uzun yıllar hiçbir sınırlama olmaksızın kullandığını,  davaya konu  taşınmazın da içinde bulunduğu bölgede orman yasasına göre yapılan ve ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile davaya konu taşınmazın 1393607 m2'lik kısmının Devlet ormanı sınırları içine alındığını, akabinde ise taşınmazın kaydına ilk olarak 15/08/1996 gün ve 2826 yevmiye ile; daha sonrasında 29/08/2002 gün ve 4809 yevmiye ile orman şerhi konulduğunu, kök murisin vefatı üzerine davaya konu taşınmaz, davacı müvekkillerine 06/02/2013 tarihinde intikal ettiğini, intikalden gelen taşınmazı 2013 yılı başlarında o bölgede yapılacak kamulaştırma işlemleri öncesinde müvekkillerinin satmak istediklerinde mülkiyet hakkını kısıtlayıcı satışa engel orman şerhinin varlığından haberdar olduklarını, yapılan araştırmada taşınmazın bir kısmının orman olarak sınırlandırılarak şerh konulduğu, bu sebeple satışının mümkün bulunmadığı, orman alanı olarak sınırlandırılan bölümün ifrazı halinde diğer kısmın satışını yapabileceklerini öğrendiklerini, bunun üzerine Orman Yönetimine başvurarak ifraz talebinde bulunduklarını, dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosu uyarınca Devlet Ormanı sınırı içerisinde kalan 1393607 m2'lik bölümün orman niteliği ile Hazine adına 1072 parsel numarası ile; 231393 m2'lik bölümü tarla vasfı ile davacılar adına 1073 parsel numarası ile ifraz edildiğini, ifraz işleminin tamamen taşınmazın 3. kişilere satılmasının önünü açmak için yapılmış idari bir işlem olduğunu, taşınmazın hemen bitişiğinde Devlet Su İşleri tarafından Beşevler göleti projesi yapımı kapsamında kamulaştırma işlemlerinin başlatıldığını, 231393 nm2'lik kısmın tamamı kamulaştırılacak alan içerisinde kaldığını, 1072 parsel numarası ile kayıt ve tescil gören bu taşınmazın mülkiyet hakkından müvekkillerinin bedelsiz olarak vazgeçildiği sonucunu doğurmayacağını, taşınmazın bedelinin tazmini talep ve dava hakkından vazgeçildiğine dair bir ibraname veya feragatnamenin Orman Yönetimine verilmediğini, kısmi dava olarak açmış oldukları iş bu davanın kabulü ile fazlaya ilişkin tüm hak ve taleplerinin saklı kalmak kaydı ile taşınmaz bedeli olarak 6.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Mahkemece davanın kabulü ile, 6.000,00 TL'nin 05/08/2015 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak eşit hisse ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili  tarafından temyiz edilmiştir.


Dosya kapsamından  dava konusu 124 parselin 1968 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında, 16.250 m2 yüzölçümü ve tarla niteliğiyle senetsizden muris H. T. adına tespit ve tescil edildiği, intikal yoluyla 2013 yılında davacılara geçtiği, 1996 yılında taşınmazın tapu kaydına "orman sınırları içinde kalmaktadır" şerhi yazıldığı, davacıların başvurusu üzerine, taşınmazın orman sınırları içinde kalan kısmı ifraz edilerek 1072 parsel altında 13.936,07 m2 yüzölçümü ile orman olarak 12/7/2013 tarihinde hazine adına tescil edildiği, davacıların ise eldeki davayı 05/08/2015 tarihinde açtıkları anlaşılmıştır.

 

4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen  azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. -  2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği  yani  mülkiyetin kaybedildiği tarih olup,  bu tarihe göre gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir. 

 

Somut olaya  gelince ormanlar  özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz  hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün oluşturulduğu, intikal yoluyla  çekişmeli taşınmazın davacılara  geçtiği bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların  gerçek zararının  karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacının zararı,  dava konusu taşınmazın orman içinde kalan kısımlarının taşınmazdan ifraz edilerek 1072 parsel olarak orman olarak tescil edildiği 12/07/2013 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekmektedir.

 

Nevar ki; hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın arazi niteliğinde olduğu  belirtilerek net zirai gelir yöntemiyle dava tarihindeki değerleri belirlenmiştir. Çekişmeli taşınmazın  arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, aşınmazın orman olaral tescil edilmesile mülkiyetin kaybedildiği 12/07/2013 tarih  itibariyle net zirai gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi itibariyle yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.

O halde; çekişmeli taşınmazlar arazi niteliğinde olduklarından çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, çekişmeli taşınmazların sulu-kuru olup olmadıkları,  yerleşim alanına  uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgesindeki  konumları gözetilerek, taşınmazlar  üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri ve yaşları da dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle değerlendirme tarihindeki gerçek değerinin  hesaplattırılması, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, taşınmazın zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat  ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri  esas alınarak  bu şekilde, 12/07/2013  tarihindeki gerçek zararların saptanması, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi kurul raporuna dayalı verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.

 

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 31/05/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.

 

Başkan

R. SARITAŞ

Üye

M. DOLU

Üye

M. ERDOĞAN

Üye

Y. ATA

Üye

Ü. GÖRMEZ

 

31 Ağustos 2018 Cuma

DİĞER EMSAL KARARLARIMIZ

© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.