T.C.
SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
10. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1943
KARAR NO : 2023/61
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA 4. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2022
NUMARASI : 2019/395 2022/158
DAVACI :
VEKİLLERİ : Av. EMİRCAN CEBECİ
Av. BATUHAN SEVERCAN
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/01/2023
İlk derece mahkemesinden verilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuş ve dosya dairemize gönderilmiş olmakla; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı işyerinde 01.01.2016-18.09.2019 tarihleri arasında net 4.000,00 TL ücretle çalıştığını, öğle yemeği ve servisin de işverence karşılandığını, giydirilmiş ücret tespitinde ayni ve nakdi yardımların da hesaba katılması gerektiğini, erimiş madenin taşarak çalışma alanında bulunan soğutma hortumlarının üzerine gelmesi üzerine iş akdinin feshedildiğnii, feshin haksız olduğunu beyan ederek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacının maden alma esnasında ocağı taşırıp soğutma hortumlarının yanmasına 2 vardiyada üretim kaybına neden olduğunu, toplam maliyetin 16.374,00 TL olduğunu, haklı nedenle iş akdinin feshedildiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, ..SGK kayıtları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek davacının davalı nezdinde 01.01.2016-18.09.2019 tarihleri arasında çalıştığı tespit edilmiştir.
Dosya kapsamı ve tanık beyanları birlikte nazara alınarak fesih tarihindeki davacının son çıplak brüt ücretin 3.154,50-TL olduğu, giydirilmiş brüt ücretinin aylık 5.428,88-TL olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
...18.09.2019 tarihli fesih bildiriminin "29.08.2019 tarihinde bekletme ocakları B50-1 tesisinde saat 18:00'de maden alma esnasında ocağı taşırıp soğutma hortumlarının yanmasından dolayı 2 vardiya üretim kaybına neden olduğunuz tespit edilmiştir. 2 vardiyada yapılması gereken toplam 460 planlı gömlek dökümünün hammadde hariç vardiya başına maliyeti 8.187,00 TL'dir. 2 vardiyanın toplam maliyeti hammadde hariç 16.374,00 TL'dir. Ayrıca 10.09.2019 ve 11.09.2019 tarihlerindeki vardiyalarında karbon numunesi vermediğinizden dolayı karbon istenilen değerden düşük olduğu için üretimde ıskarta meydana gelmiş ve üretimde kayıplara neden olduğunuz tespit edilmiştir. Toplu İş Sözleşmenizin İç Yönetmelik Madde 36/28'e göre ve İş Kanunun 25-II/I maddesine göre 'işçinin kendi isteği veya savması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratmasından' dolayı, İş Sözleşmeniz, Disiplin Kurulunun 265 sayılı toplantı kararı ile 4857 sayılı İş Kanununun 25-II/I maddesi uyarınca işin savsaklanması yüzünden işyerinin malını hasara uğrattığınızdan dolayı 18 Eylül 2019 tarihi itibariyle fesh edilmiştir." şeklinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacının 29.08.2019, 10.09.2019 ve 11.09.2019 tarihlerinde davalı işyerinde isnat edilen eylemlerinde kusur durumu ve zararın maddi miktarının belirlenmesi ile ilgili olarak dosya bilirkişi heyetine gönderilmiş ve bilirkişiler İrfan Çepni, Doç. Dr. Mustafa Denktaş, Kamil Turan bilirkişi raporunu 14.09.2021 tarihinde mahkememizce sunmuştur. Alınan rapora göre davacının 29.08.2019 tarihli olay ile ilgili kusurunun olmadığı, 10.09.2019 tarihli olay ile ilgili bir zararın meydana gelmediği, 11.09.2019 tarihli karbol numunesi vermeme nedeniyle 30 adet ıskarta gömleğin zarar gördüğü ve bunun maddi tutarının 1.067,86 TL olduğu görüş olarak ileri sürülmüştür.
Alınan bilirkişi heyeti raporu ve tüm dosya kapsamına göre; 29.08.2019 tarihinde meydana gelen olayda davalı işyerinin ergimiş madenlerin soğutma sistemlerine dökülmesini engelleyici önlemleri almadığı, risk hesaplaması yapmadığı, çalışanların inisiyatifine bırakılan bir çalışma düzeninin olduğu, meydana gelen olayda davacının kusurunun olmadığı sonucuna varılmıştır. 10.09.2019 tarihli karbon numunelerinin verilmemesine ilişkin olayda zarar konusu ispat edilmemiş olduğu, 11.09.2019 tarihli olayda karbon numunelerinin verilmemesi nedeniyle davacının 1.067,86 TL'lik zarardan sorumlu olduğu, bu tutarın 30 günlük ücretinin altında olduğu sonucuna varılmıştır. Davacının 29.08.2019 ve 10.09.2019 tarihli olaylardan sorumlu olmadığı anlaşılmakla birlikte 11.09.2019 tarihinde karbon numunelerini vermemesi nedeniyle oluşan zararın miktarı dikkate alınarak bu eylemi ile ilgili olarak davacıya daha hafif bir ceza verilebilecekken davacının iş sözleşmesine son verilmesi yerinde (orantılı) görülmemiştir. Davacının çalışma süresi boyunca işi savsattığına dair yeterli delil ileri sürülmemiş, bu durum davalı tarafça ispatlanamamıştır. Davacının iş sözleşmesinin feshinde haklı ve geçerli bir neden olmadığı anlaşılmakla davacının kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
...Davalı taraf sözleşmenin feshinde haklı nedene dayanmadığından fesihten önce 4857 sayılı yasanın 17.maddesinde yer alan bildirim süresine uymak veya bildirim süresine ilişkin ücreti peşin olarak ödemek zorunda olup, davacı işçiye ihbar öneli kullandırıldığı veya ihbar süresine ilişkin ücretin peşin olarak ödendiğini ispata yarar delil ibraz edilmediğinden, davacının çalışma süresine göre bilirkişi tarafından hesaplanan ihbar tazminatı tutarı üzerinden davacı lehine hüküm tesisi Mahkememizce uygun görülerek;
-Brüt 20.521,91 TL kıdem tazminatının iş sözleşmesinin feshedildiği tarih olan 18.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi oranıyla birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Brüt 10.133,91 TL ihbar tazminatının 100 TL’sinin arabuluculuk son oturum tutanağının tutulduğu tarih olan 07.10.2019 tarihinden itibaren, bakiyesinin ıslah tarihi olan 10.05.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, tanık beyanlarının ve itirazlarının dikkate alınmadığını, kusurun tamamen davalıya verilmesinin hatalı olduğunu, ikinci olayda tesisin tamamen durduğunu, bilirkişilerin bundan doğan zararı hesaplamadıklarını belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK'nın 355/1 maddesi uyarınca başvuranın sıfatına göre istinaf sebepleri ve kamu düzenine aykırılık halleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede;
Dava kıdem ve ihbar tazminatı istemine ilişkin olup; davalı iş veren davacı işçinin iş akdinin, işveren malına otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması nedeniyle haklı feshini savunmuştur.
Somut olay açısından, feshin dayanağı olan 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II-ı bendinde; "İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması." hükmüne yer verilmiştir.
Bu madde kapsamında fesih sırasında, hasarın/kaybın oluşumunda işçinin kastının veya savsamasının bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkânı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır (Yargıtay 9.HD. 281.2010 gün, 2008/14825 E, 2010/1448 K.).
Hasarın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının hukukî sonuca etkisi bulunmamaktadır. Örneğin işverene ait iş makinesi paletlerine kasten metal cisim sokmak suretiyle zarar veren veya trafik kazası sonucu işvereni zarara uğratan işçinin aynı şekilde iş sözleşmeleri haklı nedenle sona erdirilebilir. İşçinin kusuru ve hasar ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir (Yargıtay 9.HD. 26.1.2010 gün, 2009/25906 E, 2010/1326 K). Zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net olarak dikkate alınması gerektiği noktasında Yasada herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir. İkramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan otuz günlük ücret içersinde değerlendirilmemelidir. Ancak, ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış pirimi olarak belirlendiği hallerde, gerçek ücretin bu ödemelerin toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur. Örneğin uygulamada uluslararası yük taşıyan tır şoförleri asgarî ücret ve sefer pirimi karşılığı çalışmaktadır. Sefer pirimi olarak adlandırılan kısım da dar anlamda ücrettir. Bu durumda maddenin uygulanması anlamında otuz günlük ücret, tır şoförleri yönünden her iki ödemenin toplamına göre belirlenmelidir (Yargıtay 9.HD. 24.11.2008 gün 2007/32361 E, 2008/32028 K.).
Hasarın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
Fesih bildirim içeriğinden davalı işverenin açıkça İş Kanunu'nun 25/II-ı bendinde düzenlenen işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması haklı nedenine dayandığı anlaşılmaktadır.
Kusur ve hasarı/kaybı ispat yükü davalı üzerindedir.
Mahkemece bilirkişi heyetinden rapor alınmış olup; 29.08.2019 tarihli olayda davacı işçinin kusuru bulunmadığı; 11.09.2019 tarihli olayda zararın 30 günlük ücret tutarında bulunmadığı belirlenmiş olup; dosya kapsamına ve somut uyuşmazlığa uygun bilirkişi raporuna göre davalı işverenin haklı fesih savunmasını ispat edemediği anlaşılmakla, mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı isteminin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu halde davalı vekilince ileri sürülen tüm istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde olmayıp, incelenen kararın; dava dosyası kapsamında mevcut maddi delillere uygun, yasal ve hukuksal gerekçelere dayandığı, delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik ve kamu düzenine aykırı bir halin varlığının tespit edilemediği dikkate alınmak sureti ile yapılan istinaf başvurusunun HMK'nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Alınması gereken 2.094,09 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 550,00 TL'nin mahsubu ile, bakiye 1.544,09 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının ilk derece mahkemesi tarafından kendisine iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğine, harç tahsiline/iadesine ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkeme tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 7036 Sayılı Kanun'un 9.maddesi atfıyla 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 18/01/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Katip
12 Şubat 2023 Pazar