T.C.
BURSA İDARE MAHKEMESİ
ÜÇÜNCÜ İDARİ DAVA DAİRESİ
Esas No : 2022/2377
Karar No: 2022/1965
İSTİNAF EDEN (DAVACI) :
VEKİLİ : Av. Batuhan Severcan
KARŞI TARAF (DAVALI) :
VEKİLİ :
İSTEMİN ÖZETİ :
Davayı süre aşımı nedeniyle reddeden Sakarya 1. İdare Mahkemesi tek hakiminin 23/06/2022 gün ve E:2022/796, K:2022/719 sayılı kararının; davacı tarafından, istinaf yoluyla kaldırılması istenilmektedir.
DAVA SÜRECİ :
Davanın Konusu :
Davacı tarafından, elini cama vurması sonrası kesilmesi nedeniyle 24/11/2011 tarihinde Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurduğu, burada ameliyat ve tedavi uygulandığı, ameliyat sonrasında el parmaklarında hareket kabiliyetinin azaldığı, his kaybı yaşadığı ve ağrılarının her geçen gün arttığı, 21/09/2021 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Hastanesine müracaat ettiği, elde avuç içinde yabancı cisim bulunduğu tanısına varıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik,100,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere maddi tazminat ve 75.000,00 TL manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf Edilen Kararın Gerekçe Özeti;
Mahkemece [.. dava dilekçesinde ameliyat sonrasında el parmaklarınında hareket kaybı ve his kaybı yaşandığı ve ağrıların arttığı belirtilmiş olduğuna göre davacının ameliyat sonrasında kendisi tarafından ileri sürülen davalı idarenin hizmet kusurunu öğrendiğinin kabul edilmesi gerektiği, diğer taraftan da tam yargı davalarında her halükarda 5 yıl içerisinde ilgili idareye başvurarak hakkın yerine getirilmesinin istenmesi gerekli olduğundan, davacı tarafından 5 yıllık sürenin sona ermesinden sonra 15/03/2022 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunduğu anlaşıldığından davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı] gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine verilmiştir.
İSTİNAF EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından özetle; [Ameliyat sonrasında el parmaklarında hareket ve his kaybı yaşamasının idarenin hizmet kusurunu öğrendiği anlamına gelmediği, herhangi bir tıbbi bilgi ve birikimi olmayan bir kimseden; ameliyat sonrası ameliyat bölgesinde gerçekleşen ağrı ve his kayıplarının, mezkur ameliyatın hatalı gerçekleştiği sonucu çıkarılmasının beklenmesinin hak arama özgürlüğünü zedelediği] öne sürülerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından özetle; [Tek seferde tüm cam parçalarını tespit edip yumuşak dokuyu bunlardan temizlemenin kimi zaman bazı vakalarda mümkün olmadığı, şikayetleri süre gelen hastanın tekrar doktora başvurması ve şikayetlerini dile getirmesi gerektiği] belirtilerek, istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmuştur.
TÜRK MİLLETİ ADINA
(İSTİNAF KARARI)
I) YASAL DAYANAK :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "istinaf" başlıklı (Değişik 6545 S.K./19. md.) 45. maddesinin; 5. fıkrasında; "Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir." hükmü yer almaktadır.
II) İSTİNAF DEĞERLENDİRMESİ:
Bursa Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı Yasa'nın 13.maddesinde de idari eylemlerden hakları ihlal edilen ilgililerin, idari eylemleri öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde idari eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği hükme bağlanmıştır.
Yasayla öngörülen tam yargı davaları idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini ifade etmektedir. Bu nedenle tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
Söz konusu eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, alınan sağlık raporları, değişik araştırma, inceleme ve hatta ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Bu itibarla, 2577 sayılı Yasa'nın 13.maddesinde öngörülen 1 ve 5 yıllık sürelerin eylemin idariliğinin ve zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren hesaplanması zorunludur. Aksi yorumun, zarara yol açan eylemin idariliğinin veya zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldıracağı, hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 24.11.2011 tarihinde elini cama vurması sonrasında Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurduğu, yapılan ameliyat ve tedavi sonrası taburcu olduğu, ancak elinde süre gelen ağrılar nedeniyle 21.09.2021 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Hastanesi tarafından elinde cam kırığı tespit edilmesi üzerine ameliyat edildiği, devamında maddi ve manevi tazminat talepleriyle başvuruda bulunduğu görülmektedir.
Bu durumda, davacıda oluşan zararın tespit edilerek tanının konulduğu, bir diğer deyişle eylemin idariliğinin tespit edilip öğrenildiği 21.09.2021 tarihinden itibaren bir yıl içerisinde 15.03.2022 tarihinde yapılan başvurunun 30 günlük bekleme süresinin sona erdiği 14.04.2022 tarihine kadar cevap verilmeyerek reddi üzerine işlemeye başlayan 60 günlük idare dava açma süresi içerisinde 14.06.2022 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu sonucuna varılmakta olup, davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
III ) HÜKÜM : Yukarıdaki değerlendirme ve nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Sakarya 1. İdare Mahkemesi tek hakiminin 23/06/2022 gün ve E:2022/796, K:2022/719 sayılı ilk inceleme üzerine verdiği kararın KALDIRILMASINA,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca davanın esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın adı geçen MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİNE,
Kaldırma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte tüm yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45/5 maddesi uyarınca kesin olarak, 29/12/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
3 Şubat 2023 Cuma