17. Hukuk Dairesi         2016/20495 E.  ,  2019/7842 K.


"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 19.06.2019 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; davalı ... şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan, davalı ... Ltd. Şirketinin maliki olduğu, diğer davalı ...'ın sevk ve idaresindeki aracın, davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu, oğlu ...'in sevk ve idaresindeki araç ile çarpışması sonucu, 24/04/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığını, çeşitli ameliyatlar olmak zorunda kaldığını, her gün iki kişinin dönüşümlü olarak kendisine baktığını, kazanın meydana gelmesinde ...'ın asli ve tam kusurlu olduğunu, beyanla belirsiz alacak davası olarak ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davacının bakıcı masrafları için 185.000,00 TL, çalışamaması nedeniyle elde ettiği gelirlerden mahrum kalması nedeniyle 5.000,00 TL, tedavi amacıyla özel araç kullanması nedeniyle yol gideri olarak 10.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


Davalı ...Ş. vekili; zamanaşımı, yetki ve görev itirazları bulunduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Makine Doğalgaz Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, dava değerinin belirlenebilir olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, kesin hüküm itirazları olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.


Davalı ...; süresi içerisinde cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalarda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.


Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile; 3.528,72 TL bakıcı gideri olan tazminat alacağının, 5.000,00 TL geçici ve sürekli iş görmezlik tazminatı ve 2.160,00 TL tedavi amacıyla yapılan masraflar olmak üzere toplam 10.688,72 TL tazminat alacağının davalılar ... ve ... Makina San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden olay tarihi olan 24/04/2007 tarihinden, davalı ... şirketi yönünden ilk dava tarihi olan 03/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bakıcı giderleri yönünden tüm davalılar açısından esastan geçici ve sürekli iş görmezlik tazminatı yönünden davalılar sigorta şirketi ve ... Makina San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden zaman aşımı itirazı nedeniyle fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davalı ... yönünden, ıslah ile artırılan 52.831,30 TL geçici ve sürekli iş görmezlik tazminat alacağının olay tarihi olan 24/04/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dair verilen karar davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.


1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.


Bilindiği üzere Anayasa'nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar.


Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Bununla birlikte; Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların gerekçesi ile sonucunun tam bir uyum içinde ve hüküm fıkralarının da açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olması gerekir.


Eldeki dosyada ise; mahkemece kararın gerekçesinde; "Her ne kadar mahkememizce davalılar Sigorta Şirketi ve ... Şirketinin zamanaşımı itirazı üzerine sehven zamanaşımı süresi dolduğundan bahisle zamanaşımından dolayı ıslah ile artırılan kısım yönünden talebin reddine karar verilmiş ise de, olayın meydana geldiği 24/04/2007 tarihinden 10/03/2016 ıslah tarihine kadar on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf belirsiz alacak davası olarak bu davayı açmış ise de; davacı ...'in Denizli 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/364 Esas sayılı dosyasında; maddi tazminat talepleri yönünden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava açmış olduğu, davasını ıslah ederek bu davayı ek dava olarak açtığı, akabinde 10/03/2016 tarihinde tekrar ıslah edilerek bedelin artırılmış olduğu anlaşılmıştır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan HMK 176/2 maddesinde belirtildiği üzere; aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilirler. Dolayısıyla ikinci kez davanın ıslah edilmiş olmasından dolayı ikinci kez ıslah edilen kısım yönünden davanın tüm davalılar açısından reddine karar verilmesi gerekirken, kısa karara uygun olarak zamanaşımı nedeniyle davalılar Sigorta Şirketi ve ... Şirketi yönünden reddine, davalı ... yönünden ise zamanaşımı itirazında bulunmadığından onun hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir" ifadeleri kullanıldığı halde; gerekçe ile çelişki oluşturacak şekilde hükmün 1.fıkrasında; "bakıcı giderleri yönünden tüm davalılar açısından esastan geçici ve sürekli iş görmezlik tazminatı yönünden davalılar sigorta şirketi ve ... Makina San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden zaman aşımı itirazı nedeniyle fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davalı ... yönünden, ıslah ile artırılan 52.831,30 TL geçici ve sürekli iş görmezlik tazminat alacağının olay tarihi olan 24/04/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline" karar verilmesi isabetli olmamıştır.


2-Kabule göre de; 6100 sayılı HMK'nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. Maddesinde "(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir." hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.


Somut olayda davacı HMK 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası olarak iş göremezlik tazminatı talep etmiş, zararını gelişen durum nedeniyle 13.03.2015 tarihli bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak öğrenmiş ve harcını da tamamlamıştır. Davalı ... şirketi ve ... Ltd. şirketi tarafından ıslah zamanaşımı defiinde bulunulmuş ve mahkemece yerinde olmayan gerekçelerle ıslah zamanaşımının dolduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemez.Bu durumda mahkemece zamanaşımının dolmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.


Ayrıca mahkemenin gerekçesinde "....Davacı taraf belirsiz alacak davası olarak bu davayı açmış ise de; davacı ...'in Denizli 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/364 Esas sayılı dosyasında; maddi tazminat talepleri yönünden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava açmış olduğu, davasını ıslah ederek bu davayı ek dava olarak açtığı, akabinde 10/03/2016 tarihinde tekrar ıslah edilerek bedelin artırılmış olduğu anlaşılmıştır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan HMK 176/2 maddesinde belirtildiği üzere; aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilirler. Dolayısıyla ikinci kez davanın ıslah edilmiş olmasından dolayı ikinci kez ıslah edilen kısım yönünden davanın tüm davalılar açısından reddine karar verilmesi gerekirken, kısa karara uygun olarak zamanaşımı nedeniyle davalılar Sigorta Şirketi ve ... Şirketi yönünden reddine, davalı ... yönünden ise zamanaşımı itirazında bulunmadığından onun hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir." şeklinde bir açıklamaya yer verilmişse de, eldeki davanın, davacı tarafından Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/364 sayılı dosyasında açılan davada eksik olarak talep edilen, maddi tazminat taleplerine yönelik olarak açılan yeni ve ayrı bir dava olduğu, kaldı ki; Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/364 sayılı dosyasında davacı vekili tarafından ıslah yoluna başvurulmadığı ve davacının eldeki davada talep artırımında bulunma ve ıslah hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Mahkemece bu hususta yapılan değerlendirme de isabetli değildir.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

14 Kasım 2019 Perşembe
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.