17. Hukuk Dairesi 2018/690 E. , 2019/811 K.

 

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

 

Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı ... A.Ş. vekili, davalı ... A.Ş. vekili, davalılar ... ve ... Petrol Ürünleri Ltd. Şti. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

 

-K A R A R-

 

Davacılar vekili, davalı ...'ın asıl işvereni olduğu işi yapan ve diğer davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacıların eşi/ babası Tağsim'in idaresindeki at arabasına çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldığını ve manevi zarara uğradıklarını, davalı ... şirketinin 82.000,00 TL. kısmi ödeme yaptığını, ancak bu ödemenin gerçek zararı karşılamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı ... şirketi sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 100.000,00 TL. maddi ve 75.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

 

Davalı ... A.Ş. vekili, araç maliki olan şirket ya da araç sürücüsü ile şirketleri arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını, şirketlerinin işinin yapılması sırasında kazanın meydana gelmediğini, şirketlerine husumet düşmeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... şirketi vekili, davadan önce ibraname karşılığında 82.000,00 TL. tazminatı davacılara ödediklerini ve poliçeden doğan sorumluluklarının son bulduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bakiye poliçe limitiyle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında gerçek zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.


Davalılar ... ve ... Petrol Ürünleri Ltd. Şti. vekili, davalı sürücüye atfedilen tam kusuru kabul etmediklerini ve kusur konusunda rapor alınması gerektiğini, araç sigortacısı tarafından yapılan ödeme ve davalılar tarafından davacılara arsa tahsisi yapılması ile davacı yanın maddi zararının karşılandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 54.046,18 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline; davacı ... için 30.000,00 TL, ... için 15.000,00'er TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müteselsilen tahsiline; davacı ..., yargılama sırasında vefat ettiğinden, bu davacıya manevi tazminat takdirine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı ... A.Ş. vekili, davalı ... A.Ş. vekili, davalılar ... ve ... Petrol Ürünleri Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen ceza davasında alınan, oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi heyeti raporundaki kusur tespitinin benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; davaya konu kazaya ilişkin ceza davası kapsamındaki tüm ifadeler ve ... Ltd. Şti'nin cevabi yazısı ile, davalı ... Petrol Ltd. Şti'ye ait aracın, davalı ...'a ait işin yürütülmesinde kullanıldığı sabit olduğundan, bu davalının da zarardan sorumlu olduğuna ilişkin mahkeme kabulünün yerinde görülmesine; davalı trafik sigortacısı tarafından davadan önce ödenen bedelin güncellenmiş değerinin, davacılar için hesaplanan tazminattan düşülmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına; manevi tazminatın takdirinde TBK'nun 56. (BK'nun 47.) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre; davalı ... A.Ş. vekili, davalı ... A.Ş. vekili, davalılar ... ve ... Petrol Ürünleri Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

 

2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

 

Davacı taraf, davadan önce davalı trafik sigortacısı tarafından ödenen 82.000,00 TL'nin gerçek zararın altında olduğunu iddia ederek tazminat talebinde bulunmuş; davalılar ise, davadan önce yapılan ödemelerin yeterli olduğu savunmasında bulunmuştur. Taraf iddia ve savunmalarına göre, davacı tarafın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 111/2. maddesindeki yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır. Zarar sorumlusu davalılar tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için de; öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması; daha sonra, hesaplamanın yapıldığı tarihteki verilere göre tazminat hesabının yapılması ile iki ayrı tarihe göre hesaplanan tutarlar arasında fahiş fark olup olmadığının saptanması; fahiş fark tespitinin yapılması halinde ise, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalıların ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri hesaplanan güncel tazminattan düşülerek sonuç tazminatın belirlenmesi gerekir. Mahkemenin hükme esas aldığı 13.01.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, anılan biçimde herhangi bir hesaplama yapılmamış; sadece, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanan bedelden, davalı ödemelerinin güncel değerlerinin düşülmesiyle yetinilmiştir. Rapor bu yönden hükme esas almaya elverişli olmadığından, bu rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.

 

3-Destekten yoksun kalma zararının hesabında vefat edenin gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu; destekten yoksun kalma nedeniyle tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.

Hükme esas alınan 13.01.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; ölüm tarihinde 38 yaşında olan desteğin bakiye ömür süresinin usulünce belirlendiği; bu sürenin tamamı için asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı belirtildiği halde, aktif pasif dönem ayrımı yapılmadan kümülatif olarak belirlenen miktarlar üzerinden hesaplamaya gidildiği; pasif dönem için esas alınan yıllık asgari ücret tutarı münferit olarak belirtilmediği için pasif dönem hesabına esas alınan gelirin denetlenemediği görülmektedir. Bu itibarla; tazminatın aktif dönem-pasif dönem ayrımı yapılarak hesaplanmayışı doğru olmadığı gibi; pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı yönündeki yerleşik uygulamalara göre hesap yapılıp yapılmadığının denetlenmesi imkanı bulunmayan rapor bu yönden de hükme esas almaya elverişli değildir.

 

Diğer yandan; hesap bilirkişi raporunda, davacı eş ...'ın rapor tarihindeki yaşı (38) ile 18 yaşından küçük üç çocuğunun bulunması nedeniyle evlenme ihtimalinin bulunmadığı kabul edilip tazminattan indirim yapılmamıştır. Oysa, Dairemiz'in yerleşmiş içtihatları gereği; evlenme ihtimali oranları belirlenirken, destek gören eşin kaza tarihindeki yaşına göre, AYİM Evlenme İhtimali Tablosu'ndaki belirlemelerin esas alınması gerekmekte olup davacı eş ...'ın kaza tarihindeki yaşı ve küçük çocuk sayısı gözetilerek evlenme ihtimali oranının belirlenmeyişi de hatalı olmuştur.

 

Açıklanan tüm bu vakıalar karşısında mahkemece; dava dışı ... Belediye Başkanlığı tarafından yapılan ihale neticesinde, davacı ... adına tescil edilen ve bedeli davalı ... tarafından ödenen (davacı tarafın da itirazına uğramayan) 7.994,06 TL. ile davalı trafik sigortacısı tarafından davadan önce ödenen bedel toplamı olan 89.994,06 TL'lik ödemeyle davacıların zararın karşılanıp karşılanmadığı konusunda, (2) nolu bentte yazılı açıklamalar ışığında değerlendirme yapılması; davacı eşin evlenme ihtimalinin kaza tarihindeki yaşı ve küçük çocuk sayısına göre belirlenmesiyle indirim oranının saptanması; desteğin geliri bakımından, aktif ve pasif devre ayrımı yapılıp, pasif devrede AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması hususlarında, konusunda uzman başka bir aktüerya bilirkişisinden, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı tespit ve hesaplama içeren rapor benimsenerek, eksik incelemeyle hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

 

4-Davalı ... şirketi, davacılar murisinin öldüğü kazayı yapan aracın trafik sigortacısı olup, 2918 sayılı KTK'nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları'nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.

 

Somut olayda; davacılar vekili tarafından, poliçe kapsamında ödeme yapılması için davalı ... şirketine 03.12.2009 tarihinde başvuru yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında; davalı ... şirketi yönünden, 03.12.2009 tarihini takip eden 8. iş gününün sonu olan 16.12.2009 tarihinden itibaren temerrüt faizine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, kaza tarihinden faize hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... A.Ş. vekili, davalı ... A.Ş. vekili, davalılar ... ve ... Petrol Ürünleri Ltd. Şti. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; hükmün, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, adı geçen tüm davalılar yararına ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... A.Ş. yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

17. Hukuk Dairesi 2018/690 E. , 2019/811 K.

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı ... A.Ş. vekili, davalı ... A.Ş. vekili, davalılar ... ve ... Petrol Ürünleri Ltd. Şti. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:


-K A R A R-


Davacılar vekili, davalı ...'ın asıl işvereni olduğu işi yapan ve diğer davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacıların eşi/ babası Tağsim'in idaresindeki at arabasına çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldığını ve manevi zarara uğradıklarını, davalı ... şirketinin 82.000,00 TL. kısmi ödeme yaptığını, ancak bu ödemenin gerçek zararı karşılamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı ... şirketi sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 100.000,00 TL. maddi ve 75.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.


Davalı ... A.Ş. vekili, araç maliki olan şirket ya da araç sürücüsü ile şirketleri arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını, şirketlerinin işinin yapılması sırasında kazanın meydana gelmediğini, şirketlerine husumet düşmeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... şirketi vekili, davadan önce ibraname karşılığında 82.000,00 TL. tazminatı davacılara ödediklerini ve poliçeden doğan sorumluluklarının son bulduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bakiye poliçe limitiyle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında gerçek zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.


Davalılar ... ve ... Petrol Ürünleri Ltd. Şti. vekili, davalı sürücüye atfedilen tam kusuru kabul etmediklerini ve kusur konusunda rapor alınması gerektiğini, araç sigortacısı tarafından yapılan ödeme ve davalılar tarafından davacılara arsa tahsisi yapılması ile davacı yanın maddi zararının karşılandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 54.046,18 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline; davacı ... için 30.000,00 TL, ... için 15.000,00'er TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müteselsilen tahsiline; davacı ..., yargılama sırasında vefat ettiğinden, bu davacıya manevi tazminat takdirine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı ... A.Ş. vekili, davalı ... A.Ş. vekili, davalılar ... ve ... Petrol Ürünleri Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.


1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen ceza davasında alınan, oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi heyeti raporundaki kusur tespitinin benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; davaya konu kazaya ilişkin ceza davası kapsamındaki tüm ifadeler ve ... Ltd. Şti'nin cevabi yazısı ile, davalı ... Petrol Ltd. Şti'ye ait aracın, davalı ...'a ait işin yürütülmesinde kullanıldığı sabit olduğundan, bu davalının da zarardan sorumlu olduğuna ilişkin mahkeme kabulünün yerinde görülmesine; davalı trafik sigortacısı tarafından davadan önce ödenen bedelin güncellenmiş değerinin, davacılar için hesaplanan tazminattan düşülmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına; manevi tazminatın takdirinde TBK'nun 56. (BK'nun 47.) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre; davalı ... A.Ş. vekili, davalı ... A.Ş. vekili, davalılar ... ve ... Petrol Ürünleri Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.


Davacı taraf, davadan önce davalı trafik sigortacısı tarafından ödenen 82.000,00 TL'nin gerçek zararın altında olduğunu iddia ederek tazminat talebinde bulunmuş; davalılar ise, davadan önce yapılan ödemelerin yeterli olduğu savunmasında bulunmuştur. Taraf iddia ve savunmalarına göre, davacı tarafın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 111/2. maddesindeki yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır. Zarar sorumlusu davalılar tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için de; öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması; daha sonra, hesaplamanın yapıldığı tarihteki verilere göre tazminat hesabının yapılması ile iki ayrı tarihe göre hesaplanan tutarlar arasında fahiş fark olup olmadığının saptanması; fahiş fark tespitinin yapılması halinde ise, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalıların ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri hesaplanan güncel tazminattan düşülerek sonuç tazminatın belirlenmesi gerekir. Mahkemenin hükme esas aldığı 13.01.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, anılan biçimde herhangi bir hesaplama yapılmamış; sadece, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanan bedelden, davalı ödemelerinin güncel değerlerinin düşülmesiyle yetinilmiştir. Rapor bu yönden hükme esas almaya elverişli olmadığından, bu rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.


3-Destekten yoksun kalma zararının hesabında vefat edenin gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu; destekten yoksun kalma nedeniyle tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Hükme esas alınan 13.01.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; ölüm tarihinde 38 yaşında olan desteğin bakiye ömür süresinin usulünce belirlendiği; bu sürenin tamamı için asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı belirtildiği halde, aktif pasif dönem ayrımı yapılmadan kümülatif olarak belirlenen miktarlar üzerinden hesaplamaya gidildiği; pasif dönem için esas alınan yıllık asgari ücret tutarı münferit olarak belirtilmediği için pasif dönem hesabına esas alınan gelirin denetlenemediği görülmektedir. Bu itibarla; tazminatın aktif dönem-pasif dönem ayrımı yapılarak hesaplanmayışı doğru olmadığı gibi; pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı yönündeki yerleşik uygulamalara göre hesap yapılıp yapılmadığının denetlenmesi imkanı bulunmayan rapor bu yönden de hükme esas almaya elverişli değildir.


Diğer yandan; hesap bilirkişi raporunda, davacı eş ...'ın rapor tarihindeki yaşı (38) ile 18 yaşından küçük üç çocuğunun bulunması nedeniyle evlenme ihtimalinin bulunmadığı kabul edilip tazminattan indirim yapılmamıştır. Oysa, Dairemiz'in yerleşmiş içtihatları gereği; evlenme ihtimali oranları belirlenirken, destek gören eşin kaza tarihindeki yaşına göre, AYİM Evlenme İhtimali Tablosu'ndaki belirlemelerin esas alınması gerekmekte olup davacı eş ...'ın kaza tarihindeki yaşı ve küçük çocuk sayısı gözetilerek evlenme ihtimali oranının belirlenmeyişi de hatalı olmuştur.


Açıklanan tüm bu vakıalar karşısında mahkemece; dava dışı ... Belediye Başkanlığı tarafından yapılan ihale neticesinde, davacı ... adına tescil edilen ve bedeli davalı ... tarafından ödenen (davacı tarafın da itirazına uğramayan) 7.994,06 TL. ile davalı trafik sigortacısı tarafından davadan önce ödenen bedel toplamı olan 89.994,06 TL'lik ödemeyle davacıların zararın karşılanıp karşılanmadığı konusunda, (2) nolu bentte yazılı açıklamalar ışığında değerlendirme yapılması; davacı eşin evlenme ihtimalinin kaza tarihindeki yaşı ve küçük çocuk sayısına göre belirlenmesiyle indirim oranının saptanması; desteğin geliri bakımından, aktif ve pasif devre ayrımı yapılıp, pasif devrede AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması hususlarında, konusunda uzman başka bir aktüerya bilirkişisinden, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı tespit ve hesaplama içeren rapor benimsenerek, eksik incelemeyle hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.


4-Davalı ... şirketi, davacılar murisinin öldüğü kazayı yapan aracın trafik sigortacısı olup, 2918 sayılı KTK'nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları'nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.

 

Somut olayda; davacılar vekili tarafından, poliçe kapsamında ödeme yapılması için davalı ... şirketine 03.12.2009 tarihinde başvuru yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında; davalı ... şirketi yönünden, 03.12.2009 tarihini takip eden 8. iş gününün sonu olan 16.12.2009 tarihinden itibaren temerrüt faizine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, kaza tarihinden faize hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.


SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... A.Ş. vekili, davalı ... A.Ş. vekili, davalılar ... ve ... Petrol Ürünleri Ltd. Şti. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; hükmün, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, adı geçen tüm davalılar yararına ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... A.Ş. yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

 

10 Nisan 2020 Cuma
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.