T.C.

        YARGITAY

16.. HUKUK DAİRESİ

2015/21185 E.  ,  2018/112 K.

 

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 


Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 122 ada 18 parsel, 122 ada 37 parsel, 122 ada 39 parsel sayılı sırasıyla 4.008.99, 537.41, 3.736,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiası ile ölü ... adına; 122 ada 35 parsel sayılı 250,97 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın ise 1/2 payı dava dışı ... adına, 1/2 payı da ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı bağış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak muris... adına kayıtlı taşınmazların tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 122 ada 18, 37, 39 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile 1/2 payının davacı adına; 122 ada 35 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/4 payının davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.


1-Hüküm, ... tarafından temyiz edilmiş ise de; 23.02.2015 tarihinde gerekçeli karar ...'e tebliğ edilmiş olup, hükmü temyiz süresi geçtikten sonra 13.03.2015 tarihinde temyiz ettiği anlaşılmakla, ...'in temyiz inceleme isteğinin REDDİNE, 


2- ... ve ...'in temyiz inceleme isteklerine gelince; davacı ..., dava konusu taşınmazların babası... tarafından 05.12.1976 tarihli senetle 1/2 payının kardeşi ...'e, 1/2 payının da kendisine bağışladığını ve bağış sonucunda taşınmazların devredildiğini ileri sürerek dava açmıştır. Davalılardan ... ve ... mahkemeye ayrı ayrı sundukları 13.11.2014 havale tarihli dilekçeleri ile dava konusu taşınmazları davacının hiç kullanmadığını, köyde bulunmadığını ve ... ilinde yaşadığını, taşınmazların kendi murislerinin zilyetliğinde bulunduğunu savunmuşlardır. Mahkemece, sözü edilen çekişmeli taşınmazların davacı ...'e bağışlandığı ve onun zilyetliğinde bulunduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, tapusuz taşınmazlar taşınır mal hükmünde olduğundan mülkiyetin nakli için zilyetliğin devri zorunludur. Dosya arasında bulunan 05.12.1976 tarihli ‘senet' başlıklı belge incelendiğinde muris tarafından sağlığında davacı ... ve kardeşi ...'e bağışlanmış ise de adı geçenlerin köyde bulunmamaları nedeniyle çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin devredilmediği, keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından da davacının 25 yıldır il dışında bulunduğu ve taşınmazlara zilyet olmadığı, taşınmazların kadastro tespitinin 2008 yılında muris... adına yapıldığı, taşınmazların köyde olması sebebiyle davacının kardeşi Ümmi Doğan tarafından bir süre kullanıldığı ve davacının taşınmazlar üzerinde tespit tarihinden sonra 3-4 yıl zilyetliğinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; mahkemece tapusuz taşınmazların mülkiyetinin davacıya geçtiği kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı ... ve ...'in temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 22.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

5 Ağustos 2018 Pazar
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.