KADASTRO KANUNU 22/A MADDESİ UYARINCA YAPILAN UYGULAMA KADASTROSUNUN İPTALİ - TAPUDA YÜZ ÖLÇÜM AZALMASI NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI-ZARAR TARİHİNİN TAPUDA YAPILAN SATIŞ TARİHİ OLDUĞU

T.C.

YARGITAY

20. HUKUK DAİRESİ

2015/9986 E.  ,  2016/1002 K.


"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosunun iptali, TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 27/01/2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 20/10/2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... vekili Av. ... ile diğer taraftan ... ve arkadaşları vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili 27/03/2013 havale tarihli dilekçesinde; müvekkili davacıların ... köyü 812 parsel 52350 m² miktarındaki taşınmazı eski tapu maliklerinden 18/06/2007 tarih ve ... yevmiye sayılı resmî alım satım akdi ile 1/2 pay ile satın alarak malik olduklarını, 2011 yılında yapılan yenileme çalışmaları sonucu taşınmazın 211 ada 1 parsel numarası verilerek ve yüzölçümü 40239,84 m² olarak tapuya 11/10/2011 tarihinde tescil edildiğini, yeni tapu kaydının 12110,16 m² azaldığının görülmesi üzerine ilgili kuruma başvurarak yeni oluşturulan tescil işleminin düzeltilmesi istendiği ancak düzeltilme olanağının olmadığının anlaşıldığını, yapılan yenileme sonucu oluşturulan yanlışlığın düzeltilerek tapuya tesciline karar verilmesini, bunun mümkün olmaması durumunda ise arada noksan kalan yüzölçümü miktarın dava tarihindeki değerinin tespiti ile dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...den tazminat olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


Davacılar vekili 11/12/2014 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile, talep ettikleri tazminat miktarının 333.029,40.-TL olduğunu bildirmiştir. 


Davalı ..., tapudaki yüzölçüme güvenerek taşınmazı satın alan kişinin TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat talep edemeyeceği, yenileme işlemine itiraza yönelik hak düşürücü sürenin geçtiği iddiasıyla davanın reddini savunmuştur. 


Mahkemece; tapu müdürlüğü yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, 318.497,21.-TL tazminatın dava tarihi olan 27/03/2013 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte ...den alınıp davacılara eşit hisse ile ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 


Dava terditli olarak açılmış olup, asıl talep 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosunun iptali, terditli talep ise TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat niteliğindedir.


Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; ... köyünde 1950 yılında yapılan tapulamada 812 parsel sayılı taşınmazın 52350 m² yüzölçümüyle tespit edilerek çapa bağlandığı ve tespitin kesinleşerek tapu kaydının oluştuğu, davacıların 18/06/2007 tarihinde ½ payla taşınmazı satın aldıkları, 2011 yılında 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında taşınmazın pafta ve tekometrik değerinin tam olarak uyuştuğu ancak tapulama tespiti sırasında yüzölçümünün yanlış hesaplandığı belirlenerek 211 ada 1 parsel numarası verildiği ve yüzölçümünün 40239,84 m² olarak düzeltildiği anlaşılmıştır. 


Hükme dayanak 21/04/2014 tarihli teknik bilirkişi raporunda da tapulama sırasındaki belgelerde her hangi bir hatanın bulunmadığı yüzölçümdeki azalmanın tapulama tespiti sırasındaki hesap hatasından kaynaklandığı belirtilmiştir.


4721 sayılı TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. - 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir.


Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; 1950 yılında yapılan tapulama çalışmalarında 52350 m² olarak tespit ve tescile tâbi tutulan taşınmazın, sonradan yüzölçümünün 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosunda azalması nedeniyle oluşan zararın da kadastro işlemlerinden kaynaklandığı ve TMK'nın 1007. maddesi anlamında tazmini gerektiği muhakkak olup, davanın kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır.


Hemen belirtilmelidir ki, Medenî Kanunun 1007. maddesinde sözü edilen zarar gerçek zarar olup, burada gerçek zarar; tapunun yüzölçümünün azalması nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idi ise, aynı durumun yeniden tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği yani taşınmazın davacılar tarafından satın alındığı tarihtir. 


Bu nedenle, değerlendirme tarihi olarak dava tarihin esas alınması doğru değildir. Ne var ki, hükme dayanak alınan denetime elverişli 06/11/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın satın alındığı 2007 yılı itibariyle de değeri belirlenmiş olup, belirlenen 156.099,96.-TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...den alınarak davacılara eşit hisse ile verilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ...nin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100,00.-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı ...ye verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK'nın 297/1-ç ve aynı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK'nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 26/01/2016 günü oy birliği ile karar verildi.

 

 

5 Şubat 2018 Pazartesi
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.