T.C.

YARGITAY

20.HUKUK DAİRESİ

2017/6166 E.  ,  2017/3870 K.


"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayılı hükmün; Dairemizin 01/11/2016 gün ve 2016/7822 E.-2016/9903 K. sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içindeki tüm belgeler incelenerek gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, .... köyü eski 1091 parsel sayılı 3700 m² yüzölçümündeki taşınmazı tapu kaydına güvenerek 06.03.2009 tarihinde satın aldığını, 21.03.2011 tarihinde 3402 sayılı Kanunun 22/2-a uygulaması sırasında 101 ada 56 parsel numarasıyla 2563.87 m² yüzölçümlü olarak tespit edildiğini, müvekkilinin zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup şimdilik 25.000.-TL tazminatın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. 


Mahkemece; davacının zararını ispat edemediği, taşınmazın kadastrodan önceki sınırları ile şu anki sınırlarının aynı olduğu, taşınmazı görerek ve bilerek satın aldığı, fazladan ödediği bir bedel varsa bunun muhatabının Hazine olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 01/11/2016 gün ve 2016/7822 E.-2016/9903 K. sayılı ilamıyla " Davacının 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan çalışmalar sonucunda paftada yapılan değişiklik ve yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle komşu parsellere yönelik tapu iptali ve tescil davası açabileceği, bu davalar sonucunda zararının giderilmemesi halinde Hazine aleyhine tazminat davası açabileceği" belirtilerek onanmış, davacı vekili tarafından Dairenin onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulması yönünde karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.


Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1986 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında İnegöl ilçesi, Çeltikçi köyü eski 1091 parsel sayılı 3700 m² yüzölçümündeki taşınmazın 740 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak Fitnat Yolcu adına tespit ve tescil edildiği, el değiştirmeler sonucu son olarak 06.03.2009 tarihinde davacı ...'a satış yoluyla devredildiği, 21.03.2011 tarihinde 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında 2.563,87 m2 yüzöçümlü olarak 101 ada 56 parsel numarasını aldığı, fen bilirkişiler tarafından düzenlenen 13.06.2013 tarihli rapor ve krokide (A) ile işaretlenen alanın 101 ada 56 parselin sınırları içinde olduğu halde 101 ada 50 parselin maliki tarafından kullanıldığı, (B) ile işaretlenen alanın 101 ada 50 parselin sınırları içinde olduğu halde 101 ada 56 parselin malikinin kullanımında bulunduğu yine (C) ile işaretlenen alanın 101 ada 51 parselin sınırları içinde bulunduğu halde 101 ada 56 parselin maliki tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. 

4721 sayılı TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007.maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. - 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Ancak 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesi hükmüne göre, tazminata hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanı sıra, tapu sicilinin tutulması nedeniyle bir zarar doğmuş olmalıdır. 


Genel arazi kadastro çalışmaları sırasında tespit ve tescile tabi tutulan çekişmeli taşınmazın, sonradan 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama ile yüzölçümü azalmış ise de düzeltme işlemi yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilerek 22/2-a uygulamasının iptali istenebilir. Anılan işlemin iptal edilmesi halinde davacının zararı da oluşmayacaktır.


Nevarki mahkemece; 3402 sayılı Kanunun 22/2-a uygulaması işlemine karşı dava açılıp açılmadığı araştırılmamış, çekişmeli taşınmazın yüzölçümündeki azalmanın nedeni duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmemiştir.


O halde; çekişmeli taşınmaza ilişkin yapılan 22/2-a uygulamasına karşı açılmış dava bulunup bulunmadığının araştırılması, dava var ise sonucunun beklenmesi, taşınmazın yüzölçümündeki azalmanın hangi işlem sebebiyle oluştuğunun tespit edilmesi, davacının zararının bulunduğunun belirlenmesi halinde yüzölçümü azalan taşınmazın 22/2-a uygulamasının kesinleştiği tarihteki niteliği ve değerinin saptanması, taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre uzman bilirkişilerden alınacak raporla davacının gerçek zararının hesaplattırılması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Bu durum davacı vekilinin karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, Dairenin maddi yanılgıya dayalı onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 01/11/2016 gün ve 2016/7822 E.-2016/9903 K. sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA yerel mahkemenin 17/09/2013 gün ve 2012/365 - 2013/637 karar sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/05/2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 

 

10 Ocak 2018 Çarşamba
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.