3. Hukuk Dairesi         2016/5042 E.  ,  2017/15238 K.

  •  


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:


Y A R G I T A Y K A R A R I


Davacı; şahsi altınlarının davalıya ait banka kasasında saklandığını, davalı tarafından darp edildikten sonra müşterek evden ayrıldığını, ayrı yaşamaya devam ettiklerinı, düğünde takılan 1 adet 22 ayar set ( kolye 60 gr, küpe 3 gr, yüzük 3 gr), 1 adet 22 ayar 10 gr bilezik, 1 adet 5 gr çocuk künyesi, 1 adet 4 gr pırlanta ve 1 adet 5 gr gümüş yüzüğün davalıya ait banka kasasında kaldığını belirterek, bu takıların aynen iadesi aksi halde bedeli şimdilik 50.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


Davalı; davacı iddialarının gerçek olmadığını, takıların davacıda olduğunu, davacının müşterek konuttan tüm eşyalarını alarak ayrıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.


Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile Bir adet 22 Ayar 60 gram kolye, 5 gram künye , 3 gram küpe ve 3 gram yüzükten oluşan altın set takımının aynen yada bedeli olan 3.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bir adet 22 Ayar,10 gram altın bileziğin aynen yada beledi olan 600,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bir adet pırlanta yüzüğün aynen yada bedeli olan 1.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bir adet 5 gram gümüş yüzüğün aynen yada bedeli olan 25,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bir adet 22 ayar çocuk künyesi hususunda talepte bulunulmuş ise de, HMK'nun 114. ve 115. maddeleri gereğince bu talebe dair dava şartı yokluğundan söz konusu talebin usulden reddine, kabul
-2-
edilen talepler ile ilgili fazlaya dair talebin reddine, her ne kadar davacı tarafça ıslah dilekçesi sunulmuş ise de, sözkonusu ıslah talebinin süresinden sonra yapıldığı görüldüğünden değerlendirme dışı bırakılmasına ve davacı tarafın yatırdığı ıslah harcının kendisine iadesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.


1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.


2- HMK.'nın 176. ve devamı maddelerinde bir usul işlemi olan ıslah müessesi düzenlemiştir. Yasanın 176.maddesinde, "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir." hükmüne yer verilmiştir. 180.maddesinde; "Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir." 181.madddesinde de; "Kısmen ıslaha başvuran tarafa ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir." hükümlerine yer verilmiştir.


Somut olayda; mahkemece 28.12.2015 tarihli celsede davacı vekiline ıslah dilekçesi sunması ve varsa harcını yatırması için bir haftalık kesin süre verilmesine dair ara karar kurulmuş, davacı vekili ıslah dilekçesini 22.01.2016 tarihinde sunmuş, mahkemece verilen süre içerisinde işlemin yapılmaması sebebiyle ıslah işlemi hiç yapılmamış gibi sayılarak bu talep değerlendirme dışı bırakılarak hüküm kurulmuştur. Ancak, mahkeme tarafından bir haftalık kesin süre içerisinde ıslah dilekçesi sunulmaması halinde ıslah talebinden vazgeçildiğinin kabulü ile dosya kapsamına göre karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekir. Böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararının yasaya ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekir. O halde; mahkemece kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtarı yerine getirilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

22 Şubat 2020 Cumartesi
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.