APLİKASYON İŞLEMİ YENİ BİR ORMAN KADASTROSU OLMADIĞINDAN; APLİKASYON İLE KESİNLEŞMİŞ ORMAN SINIRLARI DEĞİŞTİRİLEMEZ.

            T.C.

        YARGITAY

20. HUKUK DAİRESİ


 2016/2478 E.  ,  2017/10963 K.

 


"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:


K A R A R


Davacılar vekili 28/04/1998 tarihli dava dilekçesinde özetle; sınırlarını bildirdiği ... köyünde bulunan yaklaşık 20 dönüm miktarındaki taşınmazın, tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek kadastro mahkemesinde dava açmışlar, kadastro mahkemesince taşınmazın orman sınırı dışında olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, asliye hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonucu (A) harfi ile gösterilen 10114 m2 kısmın davacı ... mirasçıları adına, (B) harfi ile gösterilen 10113 m2 kısmın... mirasçıları adına, (C) harfi ile gösterilen 10112 m2 kısmın ... adına tesciline karar verilmiş, hükmün davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/05/2006 gün ve 5114 E. - 7121 K. sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.


Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "Mahkemece yeniden yapılacak keşifte, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları, amenajman haritası ve kesinleşmiş tahdit haritası uygulanarak, taşınmazın öncesi belirlenmeli, taşınmazın tahdit hattı dışında kaldığının anlaşılması halinde, eski tarihli belgelerdeki konumu ve öncesi belirlenerek, eğimi ve bitki örtüsü saptanmalı, orman sayılan yerlerden olduğunun saptanması halinde dava reddedilmeli, orman sayılan yerlerden olmadığının saptanması halinde ise; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.


Mahkemece davanın kabulüne fen bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 10114 m2'lik taşınmazın ... mirasçıları adına, (B)=10113 m2'lik taşınmazın ... miraçıları adına, (C)=100,112 m2'lik taşınmazın ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.02.2011 gün ve 2011/469 E. - 1439 K. sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen ve hükme dayanak yapılan uzman orman bilirkişi raporunda taşınmazların 1942 yılı tahdit hattı dışında kaldığı bildirilmiş, rapor ekindeki kroki, 1942 yılında yapılan orman kadastro haritasının uygulanmasına dayalı olmayıp, uygulaması 1997 yılında yapılan orman kadastrosunun aplikasyonuna ilişkin çalışma ile oluşturulan haritadır. Daha sonra Dairenin geri çevirme kararı üzerine bir başka orman bilirkişiden alınan raporda ise dava konusu taşınmazların 1942 tahdit hattı içinde kaldığı, 3302 sayılı Kanuna göre çizilen hattın ise dışında kaldığı bildirilmiştir. Bu haliyle bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.


Aplikasyon; orman kadastrosu daha önceden yapılmış olan yerlerde, 2/B madde uygulaması sırasında, bağlantı kurularak gerekli orman sınır noktalarının yerlerinin arazide belirlenip ihya edilmesinden ibaret olup, bu belirleme ve ihya sırasında önceden kesinleşen orman sınır noktalarının aynı yerlerine konulması zorunludur (02.09.1986 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması hakkındaki Yönetmelik md. 44.). Aplikasyon işlemi yeni bir orman kadastrosu değildir. Aplikasyonla kesinleşmiş orman sınırları değiştirilemez. Kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu olamaz. O halde, mahkemece, 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna ilişkin orijinal harita renklendirilmiş onaylı fotokopisi getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 1942 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen ilk orman tahdit haritası, 1997 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon tutanak ve haritaları ile kadastro paftası sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, zeminde bulunacak baş noktadan hareketle tutanaklarda yazılı açı ve mesafeler okunup ölçülerek çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerdeki orman sınır noktaları birer birer arazide bulunarak orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hatları belirlenmeli, orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunamaması halinde nedeni üzerinde durulmalı, yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri saptanmalı, zeminde bulunmayan bu noktaların yerleri zeminde halen var olan ve en yakın sabit orman sınır noktaları esas alınarak ve bu noktalardan hareketle yine orman tahdit tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup ölçülerek orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hattı birer birer arazide bulunup röperlenmeli, 1942 yılı tahdit haritası zemine uygulandıktan sonra 1997 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon çalışmasından sonra oluşturulmuş olan harita yerine uygulanmalı, haritalar arasındaki farklılık bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise nedeni, 1942 ve 1997 yılları işlemlerinde kullanılan hava fotoğraflarından da yararlanılmak suretiyle Kadastro Yönetmeliğinin 54. maddesi gereğince düzenlenen teknik izah name hükümlerine göre belirlenmelidir. 


Bilirkişi kuruluna çekişmeli taşınmazın 1942 yılındaki 3116 sayılı Kanuna göre yapılmış orman tahdit haritası ve 1997 yılında ilan edilen aplikasyon uygulamasına ilişkin haritaya göre konumunu gösteren her iki harita ile irtibatlı ve ayrı renklerde işaretli, haritalar ile genel arazi kadastro paftasının ölçekleri özel aletlerle denkleştirilmek suretiyle en az 5-10 adet orman sınır noktasını içerecek ölçekli kroki düzenlettirilmeli, taşınmazın konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanarak teknik ve bilimsel verileri bulanan rapor alınmalı, aplikasyon ile orman sınırlarının daraltılamayacağı gözetilerek, taşınmazların 1942 yılı tahdit hattı içinde kaldığının belirlenmesi halinde davanın reddine karar verilmeli, dışında kaldığının belirlenmesi halinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşulları araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. "gereğine değinilmiştir.


Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; -Davanın kabulü ile; ... ili ... ilçesi ... köyü ... kain bilirkişi heyetinin 10/12/2013 tarihli rapor ve krokisinde gösterilen Güneyi:... ve devamında 2626, 2627, 2628 ve 2629 parsel sayılı taşınmazlar, Kuzeyi: ...Devlet Ormanı ve taşlık arazi, Doğusu:... ve ... tarlaları, Batısı; taşlık arazi ile çevrili 30.339,87 m² yerin;-A harfi ile gösterilen 10.114,15 m².'ik kısmın ... Kimlik numaralı ... mirasçıları adlarına,-B harfi ile gösterilen 10.113,06 m²'lik kısmının... Kimlik numaralı ... mirasçıları adlarına,-C harfi ile gösterilen 10.112,66 m²'lik kısmının ... Kimlik numaralı ... adına tapuya tesciline, Fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. 


Dava, TMK'nın 713. maddesi gereği açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir....köyünde 3116 sayılı Kanuna göre 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 16.12.1997 tarihinde ilan edilen ve dava tarihinde kesinleşmeyen herhangi bir nedenle orman sınırı dışında kalan ormanların kadastrosu, sınırlaması yapılan Devlet Ormanlarının aplikasyonu ve 2/B madde uygulaması vardır.


Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 14.07.1957 tarihinde yapılıp, 10.08.1960 - 09.09.1960 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmemiş, bilirkişi raporu denetlenmeden hüküm kurulmuştur.Şöyle ki; hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların, yörede 1942 yılında kesinleşen orman tahdidinde tahdit dışında kaldığı belirtilmiş ve taşınmazların orman tahdidindeki konumunu gösteren haritada da taşınmazlar orman sınırı dışında gösterilmiştir.


Ancak dosya içerisinde bulunan 1942 yılına ilişkin orjinal orman tahdit haritasında taşınmazın sınırında bulunan 7 ve 8 numaralı orman sınır noktaları güneybatı yönde gösterilmesine ve çalışma tutanaklarında da; 7 osn'den güneybatı yönde takip edilerek 8 osn ye gidildiği belirtilmesine rağmen dayanak orman bilirkişi raporu ekindeki gösterimde bu sınır güney yönde neredeyse düz şekilde gösterilmiştir. Ayrıca taşınmazların komşusu olan eski 2630, 2629, 2628 parsel numaralarına ilişkin tapulama tutanakları ekindeki krokilerde bu taşınmazların kuzeyinin "kağnı yolu"na bitişik olduğu gösterilmiş ve orijinal orman tahdit haritasında da orman sınırının ..."nun sınırından geçtiği gözlemlenmiş olup bilirkişilerce düzenlenen raporda ise orman tahdit hattı kağnı yolundan daha kuzeyde gösterilmiş mahkemece bu çelişkiler denetlenmeden hüküm kurulmuştur.Bundan başka; dava TMK'nın 713. maddesi uyarınca açılan tescil davası olmasına rağmen dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ilişkin memleket haritası ve hava fotoğrafı incelenmek sureti ile davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmemiş, 30/03/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca ... Büyükşehir Belediyesi davaya dahil edilmeden hüküm kurulmuştur.


O halde öncelikle dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye ... Büyükşehir Belediye Başkanlığına tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılmalı, sunacakları deliller toplanmalı, daha sonra taşınmazın bulunduğu yerde imar uygulaması yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise davaya konu taşınmazın imar planı içinde kalıp kalmadığı, varsa imar planının kesinleşme tarihi, idarece ecrimisil tutanağı düzenlenip düzenlenmediği, kamuya tahsis edilip edilmediği araştırılmalı, dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ilişkin memleket haritası,dayanağı hava fotoğrafı ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte 1942 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen ilk orman tahdit haritası, 1997 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon tutanak ve haritaları ile kadastro paftası sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, zeminde bulunacak baş noktadan hareketle tutanaklarda yazılı açı ve mesafeler okunup ölçülerek çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerdeki orman sınır noktaları birer birer arazide bulunarak orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hatları belirlenmeli, orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunamaması halinde nedeni üzerinde durulmalı, yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri saptanmalı, zeminde bulunmayan bu noktaların yerleri zeminde halen var olan ve en yakın sabit orman sınır noktaları esas alınarak ve bu noktalardan hareketle yine orman tahdit tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup ölçülerek orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hattı birer birer arazide bulunup röperlenmeli, 1942 yılı tahdit haritası zemine uygulandıktan sonra 1997 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon çalışmasından sonra oluşturulmuş olan harita yerine uygulanmalı, haritalar arasındaki farklılık bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise nedeni, 1942 ve 1997 yılları işlemlerinde kullanılan hava fotoğraflarından da yararlanılmak suretiyle Kadastro Yönetmeliğinin 54. maddesi gereğince düzenlenen teknik izahname hükümlerine göre belirlenmelidir. Bilirkişi kuruluna çekişmeli taşınmazın 1942 yılındaki 3116 sayılı Kanuna göre yapılmış orman tahdit haritası ve 1997 yılında ilan edilen aplikasyon uygulamasına ilişkin haritaya göre konumunu gösteren her iki harita ile irtibatlı ve ayrı renklerde işaretli, haritalar ile genel arazi kadastro paftasının ölçekleri özel aletlerle denkleştirilmek suretiyle en az 5-10 adet orman sınır noktasını içerecek ölçekli kroki düzenlettirilmeli, taşınmazın konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanarak teknik ve bilimsel verileri içeren rapor alınmalı, aplikasyon ile orman sınırlarının daraltılamayacağı gözetilerek ve hükme esas alınan rapordaki çelişkilerin giderilmesi istenmeli, taşınmazların 1942 yılı tahdit hattı içinde kaldığının belirlenmesi halinde davanın reddine karar verilmeli, dışında kaldığının belirlenmesi halinde busefer kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi için dava tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip dava konusu taşınmazın, bu belgelerde ne şekilde gözüktüğü, üzerinde bulunan bitki örtüsü, varsa ağaçların cinsi yaşı ve adedi, kapalılık oranı ile üzerinde tarımsal faaliyet yapılıp yapılmadığı, tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, tasarruf sınırları bulunup bulunmadığı, mezkur tarihlerde kullanıldığına ilişkin emareler bulunup bulunmadığı, kullanım varsa kullanım durumu hususlarında ayrıntılı anlatımı içeren müşterek imzalı, aplikeli ve açıklamalı rapor alınmalı, taşınmazın imar planı içine alınıp alınmadığı da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.


Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/12/2017 günü oy birliği ile karar verildi.

 

 Av. Musa ADIYAMAN

 

 

6 Mayıs 2018 Pazar
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.