17. Hukuk Dairesi 2017/1914 E. , 2017/12055 K.

 


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

 

Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın ... açısından husumetten reddine,davalı ... açısından kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:


-K A R A R-


Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılardan ...'un sürücüsü, diğer davalının ise işleteni olduğu aracın, kendi şirketlerine ait poliçe ile sigortalı olduğunu, aracın 19/03/2012 tarihinde ağır kusurla kaza yaparak, kamu malına zarar verdiğini, kaza sonrasında 45.000,00 TL'nin poliçe kapsamı uyarınca mağdurlara ödendiğini, ağır kusur ile kazaya sebebiyet veren davalılardan poliçe genel şartları uyarınca, ödenen bedellerin rücuen tahsili gerektiğini belirterek, 45.000,00 TL'nin avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.


Davalı ... ... vekili, cevap dilekçesinde davayı kabul etmediklerini, müvekkillerinin kazanın meydana gelmesinde kasti bir hareketi veyahut ağır kusurunun bulunmadığını, yerleşik yargı uygulamalarına göre kazanın meydana gelmesinde kasti bir hareketi veyahut ağır kusuru bulunmayan sürücülerin rücu alacağından sorumlu tutulmalarının olanaklı olmadığını, yapılacak keşif ve tahkikat sonucu araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığının ortaya çıkacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.


Davalı ..., cevap dilekçesinde davayı kabul etmediğini, aracı olay tarihinden önce ... isimli şahsa sattığını, fakat bu şahsın K belgesi olmaması nedeniyle resmi devrin daha sonraki bir tarihe ertelendiğini, diğer davalının ...'un çalışanı olduğunu, olay yerindeki belgeleri imzalayan şahsın da aracı sattığı kişi olduğunu, bu nedenle kazadan ve ortaya çıkan zarardan sorumlu olmadığını, sürücünün de kasıtlı bir hareketi ve ağır ihmali bulunmaması nedeniyle rücu talebinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, Davalı ... ... hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... hakkında açılan davanın kısmen kabulüne, 30,000,00 TL'nin 18/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacı vekilinin, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazları ile davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.


2-Dava, zorunlu mali mesuliyet trafik sigortacısı tarafından, kazada zarar gören 3. kişilere ödenen tazminatın, sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.


K.T.K 95 md. ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nda koşulları varsa sigorta zarar görenlere ödediği tazminatı sigortalısına rücu edebilecektir. Genel Şartların B.4. maddesinde sigortacının sigorta ettirene rücu koşulları düzenlenmiş, (a) bendinde sürücünün kasıt ya da ağır kusurunun rücu olanağı verdiği belirtilmiştir. Ne var ki, ödenen tazminatın ağır kusur nedeni ile sigorta ettirenden rücu edilebilmesi için aranan kusurun, asli kusur değil, kasta yaklaşan bir kusur olması gerekir. HGK'nun 10.12.2003 gün 2003/11-756-743 sayılı ilamında da " ağır kusurda, hal ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara tam bir aldırmazlık söz konusudur. Ağır kusur bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır." şeklinde açıklanmıştır.


Somut olayda, trafik kazasının;davalıya ait aracın tespit edilemeyen nedenle damperli kasasının açılması sonucu kasanın baş kısımları ile yolda bulunan plaka tanıma sisteminin takılı olduğu demir çatı direklerine çarparak yola devirmesiyle oluştuğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kazada araçların azami yüksekliği 4 mt kuralı ihlal edildiğinden ve beyanlarına göre kaza anında gürültü duyduğu kazadan 200 mt sonra durduğu halde damperi indirip yola devam etmesi nedeniyle %100 asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumun da kasta yaklaşan bir kusur durumu olan ağır kusur olarak kabul edilmesi doğru değildir.


O halde mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle rücu şartlarının oluşamadığı gözönüne alınarak davalı ... hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.


SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazları ile davalı ... vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 455,75 TL fazla alınan temyiz peşin harcının davacıya geri verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'e geri verilmesine, 25/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

20 Nisan 2020 Pazartesi
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.